MAHKEMESİ : Espiye Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2011/292-2013/286Davacı F.. C.. vd vekili Avukat Ç. M..tarafından, davalı M.. S.. aleyhine 25/07/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; a-Dava, haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, tarafların komşu olduğu arazinin sınırlarının belirlenmesi için biraraya geldiklerinde davalının sınırı belirlemeye yarar kazıkları sökerek atmaya başladığını, müvekkillerinin kendisini uyardığında belinden silahını çıkarıp müvekkillerini hedef alarak ateş ettiğini, kasten yaraladığını, müvekkillerinin vücut bütünlüğünün davalının haksız fiili nedeniyle ihlal edildiğini, belirterek davacıların uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini savunmuşturMahkemece; davalının mevcut eyleminin, davacıların vücut bütünlüğüne zarar verdiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda; Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen 28/06/2012 tarihli raporda; davacı F.. C..'nın bacağından silahla vurulduğu, yaklaşık 30 güne kadar geçici iş gücü kaybına neden olduğu, kişinin bu süreçte %100 oranında malul kabul edilmesi gerektiği, kişide kalıcı sürekli maluliyet nitelinde patolojik bulgu saptanmadığı bildirilmiştir.Yine davacı hakkında Giresun Prof. Dr. A.İlhan Özdemir Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 12/05/2011 tarihli raporda yaralanma bulgusunun “sol uylukta kasları içeren delici yaralanma” olarak gösterildiği ve davacının hayati tehlike geçirdiği, mevcut yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderileyemecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, davacı F.. C..'nın yaralanma derecesi, olay tarihi, olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı F.. C.. yararına takdir edilen manevi tazminat azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. b-Davacılar vekili, müvekkili F.. C.. için maruz kalınan maddi zararın tazmini için 10.000,00 TL, müvekkili Y.. K.. için 5.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş mahkemece, davacı Y.. K..'in maddi kaybının bulunmadığı gerekçesi ile bu davacının maddi tazminat istemi reddedilmiş, davacı F.. C.. yönünden 629,96 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12/1. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla), tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz. Davalı yararına yukarıda açıklanan Tarife hükümlerine göre reddedilen maddi tazminat yönünden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla miktarda, ne şekilde hesaplandığı belirlenemeyen 3000 TL vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. c-Haksız fiilde, zarar eylemin gerçekleştiği tarihte meydana gelmiş olup faiz başlangıcı da haksız fiil tarihi olmalıdır. Davacılar vekili dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir. Eldeki davada haksız eylem tarihi 30/04/2011 tarihi olup, faiz başlangıç tarihi bu tarih olmalıdır. Ancak, mahkemece hüküm fıkrasında manevi tazminatlar yönünden faiz başlangıç tarihinin yukarıda belirtilen kural ve davacıların talebi gözardı edilerek, faizin dava tarihinden itibaren başlatılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b-c) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenler ile reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.