Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9154 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8797 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/04/2012 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 04/06/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Asıl ve birleşen davalar, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davaların zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vakıf, davalının 2008 yılında vakfın mütevelli heyeti üyesi olarak görev yaptığını, vakfın işlemlerinin Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri tarafından denetlenmesi sonucu hazırlanan raporda; bir kısım harcamaların vakfın amacı ile ilgisinin olmadığının ve vakıf zararına neden olunduğunun belirtildiğini, rapor uyarınca davalı ve diğer mütevelli heyeti üyeleri aleyhine başlatılan icra takiplerine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takiplerin devamına karar verilmesini istemiştir.Davacı vakıf tarafından, davalının da aralarında bulunduğu mütevelli heyeti üyeleri aleyhine, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/17, 2012/18, 2012/19 ve 2012/20 esas sayılı dosyaları üzerinden açılan itirazın iptali davalarında, davalı dışındaki üyelerce zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. ... Asliye Hukuk Mahkemesi bu dosyalardan, davalı hakkındaki istemleri 30/04/2013 tarihinde tefrik ederek 2013/16, 2013/17, 2013/18 ve 2013/19 esaslara kaydetmiş, 06/06/2013 tarihinde dosyaların 2013/16 sayılı eldeki asıl dosya ile birleştirilmesine karar vermiştir.Asıl ve birleşen davalarda dava dilekçeleri, tefrik işleminden önceki aşamada, davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, ancak davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır. Dosyalar tefrik edilip bilahare birleştirildikten sonra, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmuş ve bu dilekçede zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Bu dilekçenin 22/10/2013 tarihli duruşmada davacı vekiline tebliği üzerine, davacı vekili; davalının zamanında zamanaşımı itirazında bulunmadığını belirterek, süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı define karşı koymuştur.Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe olanağı veren bir hukuki savunma yoludur. Usul hukuku anlamında ise bir def'idir. Savunmanın genişletilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülebilir. Bu bakımdan, zamanaşımı def'inin, cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile (dilekçeler aşamasında) serbestçe, ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık muvafakati ile, ön inceleme duruşmasına karşı tarafın mazeretsiz gelmemesi durumunda ise onun muvafakati aranmadan ileri sürülmesi mümkündür. Ön inceleme aşamasından tahkikat aşamasına geçildikten sonra ileri sürülmesi ise mümkün değildir, aksi halde, davacının da buna karşı savunmanın genişletildiğini ileri sürerek karşı koyma hakkı vardır. Ancak davalı, davacının açık muvafakati veya ıslah yoluyla yargılamanın bitimine (hüküm verilinceye) kadar zamanaşımı def'inde bulunabilir (HMK m.141).Temyize konu asıl ve birleşen davalar, tefrik edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/17, 2012/18, 2012/19 ve 2012/20 esas sayılı dosyaların devamı olup yeni dava olmadığından, dosyalar birleştirildikten sonra 16/07/2013 tarihinde yapılan duruşma da ön inceleme duruşması olarak değerlendirilemez. Bu nedenle davalının zamanaşımı defi süresinde olmayıp, süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı tarafından muvafakat verilmediğinden, keza davalı tarafça yapılmış bir ıslah da bulunmadığından, mahkemenin davalının sonradan ileri sürdüğü zamanaşımı def'ini dikkate alması doğru olmamıştır.Şu halde, süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı savunmasının reddiyle, işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA 29/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.