MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/08/2005 gününde verilen dilekçe ile rucüen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, rücuen tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ..., davalının er olarak askerlik vazifesini yaptığı sırada kusuru ile neden olduğu ölümden dolayı hak sahiplerine ödediği tazminatın davalıya rücuen ödetilmesini istemiştir.Mahkemece, davalı tarafından yapılan bir kısım ödemenin indirilmesinden sonra bakiye kısmın ödetilmesine ilişkin verilen karar, Dairemizin 18.02.2008 gün ve 2007/5417-2008/1814 esas karar sayılı ilamı ile “…rücu da teselsül söz konusu olamayacağından davalıya ancak belirlenecek kusuru oranında rücu mümkündür…. Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet, onunla birlikte değerlendirilmesi gereken öğelerdendir. Davalı, Anayasa’nın 72. maddesi gereği, hakkı olan askerlik ödevi sırasında kusuru ile zarara yol açmıştır. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve anayasal ödevde bulunması dolayısıyla onun, tazminatın tümüyle sorumluluğu durumunda hakkaniyet öğesi, kapsam belirlemede dikkate alınmamış olma sonucunu doğurur. Şu durum karşısında anılan öğe değerlendirmeye katılarak tazminattan belirli bir indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir….” biçiminde bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyulmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve belirlenen zarar kapsamından yüzde on oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, olayın gelişim biçimine, tarafların sıfatına, hakkaniyete göre tazminat tutarından yapılan indirim yetersiz olmuştur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” hükmü bulunmaktadır. Bozma kapsamına göre indirim oranının belirlenmesi için özel ve teknik bir bilgi gerekmeyip hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkündür. Şu durumda, rücuen ödetilmesi istenen tazminat tutarından daha üst düzeyde bir indirim yapılması gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.