MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/12/2012NUMARASI : 2012/367-2012/627Davacı M.. E.. vekili Avukat A.M.. tarafından, davalı E.. Ö.. aleyhine 27/06/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, eleştiri sınırları aşıldığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, Tarım Bakanı ve Diyarbakır milletvekili olduğunu, CHP Ardahan milletvekili olan davalının 23/05/2012 tarihli basın açıklamasında kullandığı; "biz süt gibi beyaz sayfa açalım hükümetle aramızda. Yani sütü bozuklar sütü bozmasınlar...Bu proje bizim projemizdir. Tarım Bakanı süt beyinli olması gerekirken kuş beyinli çıktı..." ifadeler nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, küçük düşürüldüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı cevap dilekçesinde, davacıların siyasi konumları sebebiyle eleştiriye, hatta sert ve ağır eleştiriye açık olmaları gerektiğini, kullanılan ifadelerin siyasi eleştiri niteliğinde bulunduğunu, ifade özgürlüğü ve düşünce açıklaması kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Uyuşmazlık, AKP milletvekili ve tarım bakanı olan davacıya yönelik olarak CHP Ardahan Milletvekili olan davalının 23/05/2012 tarihinde yaptığı basın toplansında kullandığı ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde ifadeözgürlüğü;"1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlarla kısıtlanmaksızın, bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü de içerir. Bu madde Devletin radyo yayıncılığını, televizyon ve sinema işletmeciliğini izne bağlamasına engel değildir.2. Bu özgürlükleri kullanırken ödev ve sorumluluk içinde hareket edilmesi gerektiğinden, ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü veya kamu güvenliği, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının şeref ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi, yargı organının otoriteve tarafsızlığının korunması amacıyla, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukukun öngördüğü formalitelere, şartlara, yasaklara ve yaptırımlara tabi tutulabilir." şeklinde tanımlanmıştır.Liegens v. AVUSTURYA, Feldek v. SLOVAKYA, Oberschlick v. AVUSTURYA davalarında siyasi kişiliklere yönelik kullanılan ifadeleri değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;9815/82 Başvuru no'lu "Liegens v. AVUSTURYA" davasında;Eski başbakan Kreisky ile seçimlerden birinci çıkan siyasi parti başkanı arasında bir takım olayların yaşandığı, basına yansıyan bir kısım açıklamaların bulunduğu ayrıca 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya'daki Alman hattının ötesine geçerek sivilleri katlettiği iddia olunup, ilk SS Tugayında görev yapmakla suçlanan liberal parti başkanı Peter ile koalisyon kurulması tartışmalarının yaşandığı bir sırada, Gazeteci olan Liegens, Profil adlı Viyana Dergisinde yayımlanan iki ayrı yazısında; o tarihte federal hükümetin Başbakanına yönelik olarak “En Adi Fırsatcılık (adioportunism)”, "ahlakdışılık" ve "şerefsizlik" biçiminde ifadeler kullanmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; "...Sözleşme'nin 10(1). fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme'nin 10(2). fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını; bunun çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğu, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olamayacağını (bk. Handyside karan, parag. 49) Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç kuşku yok ki, Sözleşme'nin 10(2). fıkrası, başkalarının, yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır." gerekçesiyle kullanılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir."Feldek v. Slovakya" davasında;Slobadnik'in bakan olmasından hemen sonra hakkında Nazi ordusunda SS birliklerinin üyesi olduğu konusunda makaleler yayınlanmış, “Faşist Geçmişli Bir Bakan Olmadan Daha Güzel Bir Slovakka Fotoğrafı” başlıklı makale kalem alınmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başvuranın açıklamalarının tartışılmasında kamu yararı bulunan siyasi bir konuyla ve Slovakya'nın tarihiyle ilgili olduğunu ve Slovakya'nın gelecekteki demokratik gelişimini etkileyebileceği, açıklamanın kaynak içermemekle birlikte daha önce basında yer alan bir takım gerçeklere dayandığı, özgür siyasi tartışmanın teşvik edilmesinin demokratik bir toplumun niteliği olduğunu belirleyip kendisini gerek basının gerek kamuoyunun yakın denetimine açmış olan politikacıların kendilerine karşı yapılan eleştirilerde diğer bireylere nazaran daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiğini vurgulayarak sözkonusu makalenin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir."Oberschlick v. Avusturya" davasında;Viyana'da yayınlanan Forum Dergisi'nin editörü ve aynı zamanda gazeteci olan Oberschlick, Avusturya Liberal Demokrat Parti Genel Sekreterinin seçim konuşmaları sırasında "göçmen ailelerine yapılan aile yardımının yarıya indirilmesi gerektiğini"' savunması üzerine konuşmayı ayrımcılığı ve suça teşviki savunma şeklinde nitelendirmiş, ayrıca bu siyasal lideri, Nazi düşünceleri savunmakla suçlamış, başka kişilerle birlikte söz konusu siyasal lider hakkında Koalisyon Ortağı Partinin Genel Sekreterine Suç İsnadında bulunarak bunu dergide yayınlamıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; politikacının itibarının korunması ihtiyacının, siyasi konuların özgürce tartışılmasının sağlayacağı yararla dengelemek zorunda olduğuna işaret ederek, hoş görülebilir eleştiri sınırının bir politikacı söz konusu olduğunda, sade vatandaşa oranla daha geniş olduğunu, siyasetçilerin özellikle kamuya yaptıkları beyanları, şüpheli ve tartışmaya sebebiyet veren eleştiriler içerdiğinde daha geniş bir hoşgörü ortaya koymaları gerektiğini açıklayarak dergi yayınının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir.Davaya konu olaya gelince; CHP Ardahan Milletvekili davalının TBMM'de düzenlediği basın toplantısında tarım politikalarını eleştirirken davaya konu ifadeleri kullandığı anlaşılmaktadır.Davaya konu edilen ifadelerin asıl hedefinin Tarım Bakanlığı uygulamaları olduğu anlaşılmaktadır. Konuşmanın bütünü, konuşmanın yapıldığı yer ve zaman dilimi, konuşmayı yapan ve hakkında konuşulan kişinin ülkenin siyaseti konusunda etkili siyasi kişilikler olması ile yukarıda açıklanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi ve bunun uygulamasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları gözetildiğinde açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, davanın tümden reddine karar vermek gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.