MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 25/01/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kabul edilmiş; karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, resmi nikahlı eşi olan davalının diğer davalı ile kendisini aldattığını, davalıların eylemlerinin kendisinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davacı ile davalı eşi ....'in ilk evliliklerinden dört çocukları olduğunu ancak anlaşamayarak ayrıldıklarını, bundan sonra kendilerinin evlendiğini, ancak davacının dört çocuğuna bakmadığını, çocukların tümüne kendilerinin baktığını, müşterek iki çocukları daha olduğunu, davacının çocuklarının bakımını üstlenmek için nikahın üzerinde olmasını istediğini, bu nedenle anlaşmalı olarak boşandıklarını ancak fiilen ayrılmadıklarını daval?? kocanın iki gün sonra davacı ile nikahlanmış ise de davacı ile hiç bir araya gelmediğini, davacının kötüniyetli olup davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, davalı ...'in davacı ile evli iken davalı ... ile birlikte yaşadığı hatta bu birliktelikten çocuk sahibi de oldukları anlaşılmakla davalıların eylemleri nedeni ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilerek manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir. Taraflara ait aile nüfus kayıt tablolarından, davacı ile davalı ...'ın 29/07/1993 tarihinde evlendiği, müşterek dört çocuklarının olduğu, bu evliliğin 15/07/2005 tarihinde geçimsizlikten dolayı boşanma ile sonuçlandığı, davalı ...'ın 26/07/2005 tarihinde davalı ... ile evlendiği, bu evlilik içinde bir çocuklarının dünyaya geldiği, 14/03/2008 tarihinde tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı ...'ın 16/03/2007 tarihinde davacı ... ile yeniden nikahlandığı, 29/05/2008 tarihinde davalı ...'ın davalı ...'dan bir çocuğunun daha dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Taraflar hakkında yapılan zabıta araştırması sonuçlarına göre davalılar birlikte yaşamakta olup, davalı ...'ın davacıdan olan ilk oğlu dışındaki tüm çocukların davalıların yanında kaldığı anlaşılmıştır. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalı ...'ın davacıdan 15/07/2005 tarihinde boşandıktan sonra diğer davalı ile evlendiği, ancak ilk evliliğinden olan dört çocuğuna ikinci eşi tarafından bakıldığı, davalıların bunu ispat için fotoğraflar ibraz ettikleri, zabıta araştırması sonucunun da bu yönde olduğunu, davacının çocuklarına bakmak için resmi nikahın kendi üzerinde olmasını istemesinden dolayı davalıların anlaşmalı şekilde boşandıkları ancak fiilen ayrılmadıkları, davacınında bu durumu bilerek, anlaşmalı boşanmadan iki gün sonra davacı ile resmi nikah ile evlendiği, davalıların ise bir arada yaşamaya devam ettikleri, yine davalılar tarafından ibraz olunan bilgisayar yazışmalarının içeriği ve tarihlerinin de bunu doğruladığı anlaşılmaktadır. MK 2. maddesine göre, herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.Şu durumda, davacının, davalı ...'ın davalı ... ile birlikte yaşadığını, evlenme ile kendisi ile birlikte yaşamayacak olduğunu bilerek davalı ile resmi olarak nikahlandığı anlaşılmakla davalıların eylemlerinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiası ile açtığı bu davanın hakkın açıkça kötüye kullanılması nedeni ile reddi gerekirken kabulü doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.