MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/09/2013NUMARASI : 2012/274-2013/377Davacı K.. Y.. vekili Avukat ... tarafından, davalı İ.. M.. aleyhine 28/01/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı İ.. M.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ve davalılardan İ.. M..'nün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız fiil nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş; karar davacı ve asıl dosya davalısı İ.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün ihale ettiği metro projesinin birleşen dosya davalıları tarafından yapılması sırasında, kiracısı bulunduğu dükkanda oluşan çatlaklar nedeni ile belediyenin yıkım kararı alıp dükkanı yıktığını, bu nedenle maddi olarak büyük zarara uğradığını iddia ederek uğradığı zararın asıl ve birleşen dosya davalılarına ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı idare tarafından yaptırılan metro inşaatı nedeniyle davacının işlettiği dükkanın yıkıldığı ve zararın böylece meydana geldiği birleşen dosyanın davalılarının, asıl dosyanın davalısı idare tarafından alınan kararın uygulamasını yaptığı, bu nedenle bu davalılara husumet düşmeyeceği kanaatine varılarak asıl davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ve birleşen dosya davalılarına yönelik istemin reddine karar verilmiştir.Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre, davalı idare tarafından ihale edilen metro yapımı inşaat işini birleşen dosya davalılarının üstlendiği anlaşılmaktadır. Nitekim, davacının kiracısı olduğu dükkandaki çatlaklar, davalıların üstlendikleri inşaat kazısı sırasında meydana gelmiştir. Çatlaklar nedeni ile dükkana girişin hayati tehlike arz etmesi nedeni ile belediye tarafından yıkım kararı alınmış ve içindeki eşyalar tahliye edilmeden yıkılmış, davacının maddi olarak zarara uğramasına neden olunmuştur.Davacının uğradığı zarar ile davalıların eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunduğu anlaşılmakla 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca haksız fiil faili olarak birleşen dosya davalıların sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile istemin reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.3-Davalı İ.. M..'nün diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı, asıl dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL maddi tazminatın yıkım tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda 52.895,25 TL maddi tazminatın yıkım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş, davacı vekilinin istemlerinin 50.000 TL olması nedeni ile hükmün sonuç bölümündeki 52.895,25 TL olan rakamın 50.000 TL olarak tavzih edilmesi yönündeki istemi kabul edilerek 50.000 TL'nin davalıdan ödetilmesine biçiminde hüküm tavzih edilmiştir.HMK 26/1. maddesine göre Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. 1086 sayılı HMUK 455, 6100 sayılı HMK 305. maddelerinde ise tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre tavzih, bir hükmün belirsiz olması veya birbirine çelişik fıkralar içermesi halinde, hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması için başvurulan teknik anlamda kanun yolu olmayan bir kurumdur. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektikten sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Şu durumda, mahkemece istemden fazlaya ilişkin hüküm kurulması, hükmün tebliğinden sonra da tavzihe konu olamayacak nitelikteki bu durumun tavzih ile düzeltilmesi yoluna gidilmesi doğru olmamıştır. Kararın gösterilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı İ.. M.. yararına BOZULMASINA, davacı ve davalılardan İ.. M..nün öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 29/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.