Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8910 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5695 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 17/08/2007 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... ve ... vekili, davalı ... ve ... vekili ile davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan ...'dan gayrı davalıların temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Davalı ...'ın temyiz istemi yönünden;Davalı ... temyiz isteminde bulunmuş; ancak, temyiz harç ve giderlerini yatırmamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi yönünde mahkemece, davalı asil kısıtlı olduğundan vasisine muhtıra çıkarılmış ve usulüne uygun biçimde tebliğ edilmiştir. Ancak davalı tarafça muhtıraya konu temyiz harç ve giderleri öngörülen kesin süre içerisinde yatırılmamıştır. Şu durumda davalı ...'ın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir.2- Davalı ..., ... ve ...'nun temyiz itirazları yönünden;a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ..., ... ve ...'nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. b) Davalı ..., ... ve ...'nun diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, kasten adam öldürme eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, destekleri olan ...'ın davalılar tarafından öldürüldüğünü belirterek; maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, 30/03/2012 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacıların isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davaya konu adam öldürme eylemi nedeniyle davalılar hakkında .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/252 esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açılmıştır. Ceza mahkemesince; olay günü yaşanan bıçaklı kavgada iki taraftan kişilerin bıçak darbeleri aldığı, bu kavga ve saldırının hangi grup tarafından başlatıldığının saptanamadığı, gruplardaki kişi sayısı, olayın gece saatlerinde ve karanlık bir ortamda meydana gelmesi ve suçun haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet ve elemin altında işlenmesi hususları dikkate alınarak sanıklar yararına 2/3 oranında haksız tahrik indirimi uygulanmıştır. Ceza mahkemesi kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 2010/4426 Esas, 2011/932 Karar sayılı ilamı ile onanarak 22/02/2011 tarihinde kesinleşmiştir.Temyize konu eldeki dosyada mahkemece, haksız tahrik ile ilgili bir değerlendirme yapılmamıştır. Haksız tahrik, zarara uğrayanın bölüşük kusurunu ifade eder. Gerek ceza dosyası, gerekse tazminat dosyasındaki tüm deliller bütün halinde incelenerek haksız tahrik hususu değerlendirilmeli, ceza kararında belirtilen kusur oranları (tahrik dereceleri) ile bağlı olunmadığı ve somut olayın özelliğine göre karar verilmesi gerektiği de gözetilerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Açıklanan yön değerlendirilmeden karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.3- Davalı ...'ın temyiz itirazına gelince;Davalı ... hakkında, davacıların desteği Melik Yaşar'ın öldürülmesi olayında azmettiren olduğu iddiası ile Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/252 esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açılmış ve yapılan yargılama neticesinde davalının beraatine karar verilmiştir. Mahkemece, davalı ... hakkında ceza mahkemesince beraat kararı verilmiş ise de; adı geçenin geç saatlerde siteye gelip sorun çıkarttığı, olayın başlamasına sebep olduğu, bu nedenle ölüm sonucu oluşan zarardan sorumlu olduğu benimsenmiştir. Tüm dosya kapsamı itibari ile adı geçen davalının, adam öldürme suçunun azmettireni olduğuna ve suça katıldığına dair kesin delil bulunmamaktadır. Davalının olayların çıkış sebebi olduğundan bahisle zarardan sorumlu tutulması, fiil ile zarar arasındaki illiyet bağının, şart nazariyesine göre kurulması sonucunu doğurmaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41 ve vd. maddeleri uyarınca, haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için fiil ile zarar arasında “uygun illiyet bağı” bulunmak zorundadır. Davalının eylemi ile ölüm sonucu arasında, davalının tazminattan sorumluluğunu gerektirir şekilde uygun illiyet bağı bulunduğu kanıtlanamadığından; adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Yanılgılı gerekçe ile davalı ...'ın tazminattan sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-b) numaralı bentte gösterilen nedenle davalılar ..., ... ve ... yararına, (3) numaralı bentte gösterilen nedenle davalı ... yararına BOZULMASINA, davalılar ..., ... ve ...'nun diğer temyiz itirazlarının (2-a) numaralı bentte gösterilen nedenlerle, davalı ...'ın temyiz dilekçesinin (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve ...'dan gayrı davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.