Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 881 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 558 - Esas Yıl 2009





Davacı Ş.... E... ve diğerleri vekili Avukat Y...... K...... tarafından, davalı E.... San. ve Tic. A.Ş aleyhine 07/06/1999 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/09/2008 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteğine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar davalı tarafından temyiz olunmuştur. Dava konusu olay 31/03/1999 günü meydana gelmiş, davacı yan 07/06/1999 gününde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat davası açmış ve 10/05/2004 gününde ıslah yolu ile maddi tazminat isteğini artırmıştır. Davalı, ıslaha karşı süresinde ve usulüne uygun biçimde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Maddi tazminat isteğinin ıslah yol ile artırılması yeni bir dava niteliğinde olduğundan zamanaşımına ilişkin süreler yönünden ıslah tarihi esas alınmalıdır. Borçlar Yasası'nın 60/1. maddesi gereğince haksız eylem nedeniyle açılacak tazminat davaları bir yıllık zamanaşımına tabidir. Ne var ki, aynı Yasanın 60/2. maddesine göre, davalının bedensel zarara yol açan eyleminin suç teşkil etmesi durumunda (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanması gerekir. Dava konusu eylem suç niteliğindedir. Bu durumda, Borçlar Yasası'nın 60/2. maddesi ve Türk Ceza Yasası'nın 102/4. maddesi uyarınca olayda uygulaması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır. Diğer yandan; gelişen zararı olması durumunda bu gelişmenin son bulduğu tarihte davacı zararını öğrenmiş olacağından bu tarih sürekli işgücü kaybı oranının belirlendiği rapor tarihi olarak kabul edilmelidir. Somut olayın 31/03/1999 gününde meydana gelmiş olmasına ve ıslah adı verilen dilekçe ile ek davanın 10/05/2004 gününde açılmış bulunmasına göre bu tarihte beş yıllık (uzamış) ceza zamanaşımı süresi dolduğu gibi, sürekli işgücü kaybına ilişkin rapor 04/07/2001 günü alınmış olduğundan bu tarihten itibaren başlayan Borçlar Yasası'nın 60/1. maddesinde öngörülen haksız eylem zamanaşımı süresi de dolduktan sonra ıslah dilekçesi verilmiştir. Açıklanan nedenlerle zamanaşımı süresinin, ıslah dilekçesinin tarihi itibariyle dolduğu açıktır. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek ıslah dilekçesiyle istenen tazminatın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile bu bölüm istemin de kabulü usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/02/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.