Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8804 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11790 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 23/08/2006 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 07/06/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 14/05/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davacı......'nin 1989 doğumlu olduğunu, davalılardan ....'ın davacıyı kaçırmayı planladığını, davacı .....'nin 15 yaşından küçük olduğu için 15 yaşını doldurmasını beklediğini, davalı S....'ın 07/06/2004 günü davacı......'yi davalı.... ile birlikte...'e gezmeye gidiyoruz diyerek kaçırdığını, bir süre...'te davacıyı zorla alıkoyduklarını, davalı .....'ın, davacı.....'ye cebir ve şiddet uygulayarak zorla ırzına geçtiğini, sonrasında davac.....'yi ...'e götürerek buradaki diğer davalılar olan akrabalarının yanında alıkoyduğunu, davalıların .. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıklarını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece; davacı....'nin kendi rızası ile davalı ..... ile cinsel ilişkiye girdiği, ceza dosyasında şikayetçi olmadığını belirttiği ve bu nedenle ceza dosyasında davalı S... hakkında düşme kararı, diğer davalılar hakkında beraat kararı verildiği, dosyada mevcut mesaj kayıtları, fotoğraflar, davacının yazdığı mektupların da davacı E... ile davalı S... arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğunu gösterdiği, cezai açıdan suç teşkil etmeyen eylemden dolayı manevi tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ...'ın “reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkiye girme ve alıkoyma” eylemi, suç tarihi olan 07/06/2004 tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 416/3 ve 430/2 maddeleri gereğince suç teşkil etmektedir. Nitekim .... Ağır Ceza Mahkemesinin, 2004/222 Esas 2005/86 Karar nolu 24/03/2006 tarihli kararı ile davalı sanık ...'ın reşit olmayan müdahili rızasıyla kaçırıp alıkoymak suçundan TCK 430/2, reşit olmayan mağdurenin rızası ile ırzına geçmek suçundan TCK 416/son maddesi gereğince cezalandırılmasına, diğer davalı sanıkların reşit olmayan mağdureyi alıkoymak suçuna iştirakten 430/2 cezalandırılmalarına karar verilmiş, suç tarihinden sonra ve ceza davasının yargılaması devam ederken, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa ile 765 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış; bu eylemlerin cezalandırılması şikayete tabi hale getirildiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından buna göre değerlendirme yapılması için dosyanın mahkemesine iadesi üzerine ek karar ile; 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan mağdurenin rızası ile ırzına geçilmesi halinin şahsi şikayete tabi olduğu, mağdur ve sanık arasında 5 yaştan az fark da bulunduğu nazara alındığından şikayet yokluğu nedeniyle davalı..... hakkındaki davanın düşürülmesine, davalı....'ın eylemine iştirak eden davalıların eylemlerinin 5237 sayılı Yasanın 109.maddesine temas ettiği, bu maddede hürriyetten yoksun kılma suçunun işlenebilmesi için eylemin hukuka aykırı olması gerektiğinin açıklandığı, davacı ....'nın rızasının bulunması nedeniyle hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleri ile diğer davalılar hakkında beraat kararı verildiği temyiz aşamasında zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Hemen belirtmelidir ki, ceza yasalarında suç olarak düzenlenmemesi olgusu, hukuk yargılaması açısından o eylemin haksız eylem olarak nitelendirilmesine engel oluşturmaz. Kaldı ki, somut olayda olduğu gibi, gerçekleştiği tarihte suç olan bir eylemin daha sonra suç olmaktan çıkarılması da varılacak sonuca etkili görülemez. Toplumumuzun geleneksel yapısı ve tarafların yaşadıkları sosyal çevre de gözetildiğinde; davalıların eylemi nedeni ile davacıların elem ve üzüntü duyduğu,manen zarara uğradıkları kabul edilmelidir. Bu nedenle davacılar lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacılar yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.