Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8791 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14027 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/185-2013/171Davacı C.. K.. vekili Avukat ..tarafından, davalı Y.. K.. aleyhine 11/12/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, Utkan S.S Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalı tarafından Sincan C. Başsavcılığına verilen 13/06/2011 tarihli dilekçe ile toplantı yapılmadığı halde haksız yere huzur hakkı aldığı ve yaptırdığı işlerde menfaat temin ederek görevi kötüye kullandığı isnatları ile haksız olarak şikayet edildiğini, hakkında takipsizlik kararı verildiğini, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı ise, davacının yönetici olduğu koperatifden daire satın aldığını, eski ortağın borcunu kendisine ödetmeye çalıştıklarını, davacı ile ilgili şikayetinin hak aramaya yönelik bulunduğunu, şikayet dilekçesinde davacının kişiliğine yönelik aşağılayıcı ve hakaret içeren beyanların yer almadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; davalının, şikayet hakkının sınırlarını aşarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda; davacının yönetim kurulu başkanı olduğu Utkan S.S Konut Yapı Kooperatifi'nin ferdileştirme sonucu 18 nolu bağımsız bölümü koperatif üyesi dava dışı F.. N.. B.. adına tescil ettirdiği, davalı ve eşinin emlakçı vasıtası ile bu bağımsız bölümü satın alarak adlarına tescil ettirdikleri, aralarında yaptıkları üyelik devri sözleşmesinde kooperatif hissesinin borçsuz olarak devredildiğinin belirtildiği, bir kısım kooperatif ortaklarının davalıyı ikna etmeleri sonucu davalının kooperatife üye yapıldığı, üye yapıldıktan sonra üyeliği devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin borcun davalının ödemesinin istendiği, davalının borcun kaynağı ile ilgili koperatifden bilgi istediği, tatmin edici bilgi alamayınca davacı ve diğer kooperatif yöneticileri hakkında şikayetçi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının isteminin haksız şikayete dayalı olduğu gözetildiğinde davalının sırf zararlandırma kastının bulunmadığı, şikayet için yeterli emare olması nedeniyle davalının yasal şikayet hakkını kullandığı sonucuna varılarak, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının sınırlarının aşıldığı gerekçesiyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.