Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 844 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 10674 - Esas Yıl 2002





Davacı Ziraat Bankası vekili avukat tarafından, davalılar Gülsen ve diğerleri aleyhine 13.8.1997 gününde verilen dilekçe ile davacı bankada görevli davalı memurların 16.355.000.-TL miktarlı çeki, tediye fişini sehven 163.555.000.-TL olarak düzenleyerek fazla ödeme yapmaları nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 7.11.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davacı bankada sözleşmeli personel olan davalıların 15.12.1995 tarihinde "16.355.000"lira meblağlı bir çeki, çek hamiline "163.555.000" lira olarak fazla ödemeleri nedeniyle uğranılan zararın ödettirilmesi talep edilmektedir. Davalı cevabında zamanaşımı definde bulunmuş ve mahkemece davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Yasasının 60. maddesi hükmünce, bir yıllık zamanaşımı zarara uğrayanın zarar ve sorumluluğu öğrendiği günden itibaren başlar. Bu öğrenme tüzel kişiler, özellikle kamu kurumlarında o kurumun dava açmaya emir vermeye yetkili organı bakımından esas alınır. Zamanaşımı define karşı cevap veren davacı, bankanın Genel Müdürünün öğrenme gününün 14.8.1996 tarihi olduğunu söylemiş ve Banka yönetim kurulunun 28.8.1996 tarihli, zararın davalı memurlarından tahsilinin gerektiğine dair kararına dayanmıştır. Bu kararın tarihi ile davanın açıldığı gün arasında bir yıldan fazla bir süre geçmemiştir. O halde zamanaşımına başlangıç olarak T.C. Ziraat Bankasında dava açmaya emir vermeye yetkili organın öğrenme günü "28.8.1996" esas alınacaktır. Banka yönetim kurulunun 28.8.1996 tarihli kararından itibaren bir yıl geçmeden 13.8.1997 tarihinde bu dava açıldığına göre zamanaşımından sözedilemez. Yerel mahkemece açıklanan bu yön gözetilerek işin esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca Borçlar Yasasının 60. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre haksız eylem aynı zamanda suç niteliğinde ise ve Ceza Kanununda "dava açma" süresi daha uzun ise tazminat davasına da o ceza zamanaşımı uygulanacaktır. Ceza davası açılmamışsa, eylemin suç niteliğinde olup-olmadığını hukuk hakimi takdir edecektir. O halde mahkemece davalıların işlemiş olduğu eylemin niteliği üzerinde .de durulmalı ve cezayı gerektirir nitelikte bulunduğu sonucuna varılırsa ceza zamanaşımında gözetilmesi gerekir. Bu yön üzerinde durulmamış olması da benimseme biçimi bakımından bozmayı gerektirmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.