Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8391 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6900 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2012/236-2013/566Davacı O.. G.. vekili Avukat .. tarafından, davalı Garanti Bankası A.Ş aleyhine 01/03/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız haciz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız haciz nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı Bankanın borçlusu aleyhinde başlattığı icra takibinde kendisine ait araca haciz koydurarak muhafaza işlemi yapıldığını, kendisinin borç ile bir ilgisi bulunmadığını kanıtlayarak aracını geri alabildiğini ne var ki bunun için günlerce uğraştığını ve yol masrafları yaptığını, aracının evinin önünden muhafaza edilmiş bulunması nedeni ile toplum içinde küçük düştüğünü iddia ederek uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, borçlusu aleyhinde başlattığı icra takibinde borçluya ait menkul ve gayrimenkul malların haczini talep ettiğini, borçlu ile davacının isim benzerliği bulunması nedeni ile emniyet müdürlüğünden davacıya ait aracın plakasının borçluya ait araç gibi bildirilmiş olduğunu, icra müdürlüğünce haciz konulduğunu, kendisinin eylemi ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davanın A.. B..na yöneltilmesi gerektiğini, esas yönden de reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, benimsenen bilirkişi görüşü uyarınca icra işlemleri sırasında doğan zararlar nedeni ile İcra İflas Kanunu 5. maddesi uyarınca idare aleyhinde dava açılabileceği, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalı Bankanın kredi kartı borcu nedeni ile başlattığı icra takibi sırasında ismini bildirdiği borçluların menkul ve gayrimenkul mal varlıklarının araştırılması için tapu sicil müdürlüğüne ve emniyet müdürlüklerine müzekkereler yazıldığı, emniyetten gelen cevap üzerine borçlu ile isim benzerliği bulunan davacının aracına haciz konulup muhafaza altına alındığı anlaşılmıştır. Her ne kadar haciz ve muhafaza işlemi icra müdürlüğünce gerçekleştirilmiş ise de, takibin davalı tarafından başlatıldığı, kredi kartı borcu nedenine dayandığı, bu durumda davalının kredi kartı sözleşmesi yaptığı borçlunun kimlik bilgilerini ayırt edici biçimde bilmesi gerektiği, davalı alacaklının borçlunun kimlik bilgilerine ilişkin yeterli bilgiyi icra dosyasına verip vermediği,isim benzerliğinden doğan yanlışlığa davalı alacaklının kusuru ile sebep olup olmadığı araştırılmadan ayrıca davanın hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir nitelikte olduğu düşünülmeden HMK 266. maddesine aykırı biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak İcra İflas Kanunu 5. maddesi uyarınca davanın bakanlık aleyhine açılması gerektiği kanaati ile husumetten reddi doğru olmamıştır. Şu durumda davalı bankanın basiretli bir tacir gibi borçluya ait kimlik bilgilerini yeterli açıklıkta alıp almadığı, takip başlatırken bu bilgileri icra müdürlüğüne bildirip bildirmediği araştırılmalı varılacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken istemin husumet nedeni ile reddi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.