Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8275 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5516 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar .. ve diğeri aleyhine 24/05/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar .. vekili ile ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava dışı eşi ile arasında görülen boşanma davasının, Yeni . .. tarihli nüshasında " .. " başlığı ile yayımlanan habere konu edildiğini, haber içeriğinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu ve aynı zamanda iş kaybına neden olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.Davalı, davaya konu haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davaya konu haberle basın özgürlüğü sınırları dışına çıkıldığı ve davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, yeterli delil bulunmadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Somut olaya gelince, davacı sosyal güvenlik uzmanı olarak çeşitli televizyon kanallarında program yapan, bu hususta köşe yazıları bulunan, kamuoyu tarafından tanınmış bir kişidir. 2011 yılında .. tarafından sosyal güvenlik projesi olarak hazırlanan " .. TL" adlı projede de görev aldığı belirtilmektedir. Bu süreçte davacı ve dava dışı eşi arasında karşılıklı boşanma davaları görülmüş olup haberin yapıldığı tarihte davalar derdesttir. Haberde belirtilen hususlar, boşanma davasına konu olmuş iddialardır. Haberin yapıldığı tarihten sonra verilen boşanma ilamında da iddiaların bir kısmı kabul görerek dava dışı eşin boşanma ve tazminat istemleri kabul edilmiştir. Şu halde; davaya konu haber yapıldığı zaman itibarıyla görünür gerçeğe uygundur ve günceldir, yapılmasında kamu yararı bulunmaktadır. Basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması ve haber içeriğindeki bir kısım bilgilerin ayrıntı niteliğinde bulunması karşısında; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemez. Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, gerekçe belirtilmeksizin davanın kısmen kabulüne hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.