MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat.... tarafından, davalı...aleyhine 08/10/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının birleşen davaya yönelik temyiz itirazları yönünden reddedilmelidir. 2-) Davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı, davalının kendisini haksız olarak şikayet ettiğinden bahisle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı tarafından savcılığa verilen şikayet dilekçesinde davacıyı yaraladığı, davacı ile babası ve kardeşine hakaret ettiği ve köylüden haraç aldığı iddasında bulunulduğunu hakkında soruşturma başladığını ve başlatılan her iki soruşturmada da kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, şikayetin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyanla, her bir soruşturma dolayısıyla asıl dava ve birleşen dava dosyasında ayrı ayrı uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.Yerel mahkemece, asıl dava ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildi. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda; mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere; davalının oğlunun tehdit ve hakaret olayını doğruladığı görülmektedir. Bu durumda hakaret ve tehdit eylemleri yönünden davalı açısından şikayet bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Ayrıca, her ne kadar mahkeme kararında davalıya ait dosyada yaralanmasına ilişkin herhangi bir rapor bulunmadığı belirtilmişse de dosya içerisine alınan ceza dosyası suretinde davalının yaralanmasına dair olarak düzenlenmiş genel adli muayene raporunun düzenlendiği görülmektedir, bu durumda davalının şikayete konu ettiği yaralama ve hakaret olaylarına dair emare ve olgular mevcut olup şikayet hakkı yasal sınırlar dahilinde kullanılmış olup davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle asıl dava yönünden BOZULMASINA, (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddiyle kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 07/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.