Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8146 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9031 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/08/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 16/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dairesini internet üzerinden satışa çıkardığını, aracı olmaksızın alıcı bir şahıs bulduğunu, tapuda satış yapılacağı esnada davalının kendisinden emlak komisyon ücreti talep ettiğini, kendisinin davalıyı tanımadığını, aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ücret ödemediğini, bundan dolayı davalının kaleme aldığı hakaret içerikli yazıyı çalıştığı kurumdaki iş arkadaşlarına mail olarak gönderdiğini, bu şekilde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek, manevi tazminat istemiştir.Davalı, davacının dairesini internet üzerinden satışa çıkarması üzerine, davacıya aracılık hususunda teklifte bulunduklarını, davacının da kabul ettiğini, ancak yazılı bir sözleşme yapılmadığın??, alıcı şahsın emlak komisyon ücretini ödediğini, ancak davacının arada yazılı bir sözleşme olmadığından dolayı ödeme yapmaktan kaçındığını, ayrıca hakaret içerikli bir mail göndermediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, davalının kaleme alıp mail olarak davacının iş arkadaşlarına gönderdiği yazı içeriğinde, hakaret içerikli bir ifade bulunmadığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, davacının dairesini internet üzerinden satışa çıkardığı, alıcı şahıs bulması üzerine tapuda satış işleminin yapılacağı esnada, davalının emlak komisyon ücreti talep ettiği, davacının ise davalı ile aralarında aracılık hususunda bir anlaşmaları olmadığından dolayı, davalıya ücret ödemekten kaçındığı, bunun üzerine davalı tarafından; “Dr. ... ile aramızda geçen bir olayı paylaşmak istiyorum” başlıklı bir yazı kaleme alınarak internet üzerinden davacının çalıştığı kurumdaki iş arkadaşlarına mail olarak gönderildiği anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında, emlak satım sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı tarafından inkar edilen böyle bir sözleşmenin varlığı da davalı tarafından ispat edilmiş değildir. Bu bakımdan davacının, davalıya emlak komisyon ücreti ödemekten kaçınması haklıdır. Buna rağmen, davalının, davacının çalıştığı kurumdaki iş arkadaşlarına mail atarak, davacıyı “emlak komisyon ücreti ödememek için sözünden geri dönen, güvenlerini boşa çıkaran” bir şahıs olarak lanse ettiği, davacıyı aşağılamak ve başkalarına afişe etmek üzere hareket ettiği, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilmelidir. Şu halde, davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmolunmak gerekirken yazılı gerekçe ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.