Davacı Metin vekili Avukat tarafından, davalılar İsmail ve Adalet Bakanlığı aleyhine 18/05/2004 gününde verilen dilekçe ile haksız ihtiyati haciz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı Adalet Bakanlığı yönünden davanın idari yargıda açılması gerektiğinden, görev nedeni ile dava dilekçesinin reddine, davalı İsmail yönünden maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 02/02/2006 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı İsmail Pazarcık tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız haciz ve icra müdürünün hatalı işlemi nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacı, davalı İsmail'ın başlattığı icra takibi sonucu taşınır mallarının haczedildiğini, ancak açtığı imzaya itiraz davası sonucunda senetteki imzanın kendisine ait olmadığı belirlenerek haczedilen ve yediemine teslim edilen bilgisayar, fotokopi ve faks makinesini geri aldığını, ayrıca muvafakatı olmadığı halde varmış gibi teminatın iadesine neden olan icra müdürünün hatalı işlemi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir. Davalı İsmail ise senedin diğer müşterek borçlusu dava dışı Hüseyin'in borcuna karşılık icra takibine konu iki adet senedi verdiğini, alacağını tahsil amacıyla icra takibinde bulunduğunu, haczin haksız olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, haksız haciz nedeni ile davalı İsmail'e yönelik maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, icra müdürünün hatalı işlemi nedeni ile Adalet Bakanlığı aleyhine açılan dava ile ilgili olarak ise idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, karar davalı İsmail tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu olayda, davalı İsmail, davacının da müşterek borçlu olarak göründüğü ve asıl borçlu dava dışı 3. kişi Hüseyin Gürkan'ın kendisine borcuna karşılık verdiği senetleri usulüne uygun şekilde icraya koyarak senet borçluları hakkında icra takibi yapmıştır. Davacının senetteki imzaya itirazı üzerine yapılan yargılama neticesinde imzanın davacıya ait olmadığı belirlenerek hakkındaki icra takibi iptal edilmiştir. Davalı İsmail'in diğer borçlu ile birlikte anlaşarak senedi verdiklerine dair herhangi bir delil mevcut olmayıp, davalının şikayeti üzerine davacı hakkında sahte bono düzenlemek suçundan yapılan tahkikat sonucunda delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verilmiş olup senedi veren H. Gürkan hakkındaki ceza davası devam etmektedir. Davacının imzaya itiraz davası ile senetteki imzaların davacıya ait olmadığının sonradan belirlenmiş olması yapılan haczin haksız olduğunu göstermez. Bu nedenle haksız haciz nedeni ile açılan manevi tazminat davasının tümden reddi gerekirken, kısmen kabul edilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Öte yandan, İİK'nun 5. maddesindeki "İcra İflas Dairesi görevlerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılır....Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır" biçimindeki düzenleme uyarınca icra müdürünün hatalı işleminden dolayı Adalet Bakanlığı'na karşı açılan davaya adli yargıda bakılması gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi de doğru değildir. Her ne kadar bu hususta bir temyiz olmamakla birlikte görev hususu re'sen dikkate alınması gerektiğinden bu nedenle de kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/06/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.