MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 08/03/2011 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, araç mülkiyetinin iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, kendisine ait olan dava konusu .... plakalı aracın sahibi olduğunu ve aracı araç kiralama işi yapan dava dışı ...'a kiraladığını, araç kiralama şirketinden dava dışı Kasım Orak isimli şahıs tarafından kiralandığını ve adına düzenlenmiş sahte kimlikle davalıya aracının satışının yapıldığını belirterek, aracın trafik kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir.Davalı ise davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu aracın sahte kimlik düzenlenerek davalıya satıldığı, sahte belge ile yapılan devir işleminin geçerli bulunmayıp mülkiyeti davalıya geçirmediği gerekçesi ile dava konusu aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, tescil istemi idari nitelikte olduğundan bu istemin reddi ile davaya konu aracın karar kesinleştiğinde 10/04/2013 tarihli kök bilirkişi raporu ve 10/11/2013 tarihli ek raporlarında belirtildiği şekilde davacıya teslimine karar verildiği anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanunu'nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.Bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü sahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun'un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda emanet bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almışsayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.Dosya kapsamından; davaya konu edilen aracın davacı tarafından araç kiralama şirketine kiraya verildiği, bu şirket tarafından da dava dışı şahsa kiralandığı ve aracın bu şahısla birlikte hareket eden kişi tarafından davacıya ait bilgileri içeren sahte kimlik belgesi ile davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.Davacı kendisine ait aracı dava dışı kişiye kiralamış olduğundan araç malikinin rızası ile elinden çıkmıştır. Bu noktada davalının iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Olayla ilgili ceza soruşturması ve dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılması gerekirken bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.