MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/09/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/02/2015 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 14/06/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının maddi tazminata yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, desteklerinin davalı tarafından kasden öldürüldüğünü, desteklerinin aynı zamanda davalının öz oğlu olduğunu, olay nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ve manevi olarak da büyük üzüntü duyduklarını belirterek tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, aralarındaki yakınlık nedeniyle her zaman davacılara maddi ve manevi olarak destek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, maddi tazminat yönünden alınan bilirkişi raporu benimsenmiş ve davacıların manevi tazminat istemleri de kısmen kabul edilmiştir.818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi (6098 s. TBK m. 56) gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Somut olayda; olay tarihi (olay tarihinin 22/07/1999, dava tarihinin ise 09/09/2011 olması nedeniyle faizlerle birlikte manevi tazminat miktarının ulaşacağı toplam tutar) ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarları fazladır. Davacılar yararına daha ılımlı seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.