Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7705 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7600 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 19/11/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, .. diş hekimi olduğunu, davalı şirkete ait internet sitesinde 18/05/2013 tarihinde yayınlanan " .. " başlıklı haber nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davaya konu haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davacının yaptığı operasyonların çene kırığına neden olduğu şeklindeki, davacının adına yer verilerek yapılan haberin, gerçeği yansıtmayıp davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek şekilde yayınlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Somut olaya gelince, dava dışı .. isimli hastanın davacının görev yaptığı poliklinikte diş tedavisi gördüğü ve davacı ile dava dışı başka hekimlerce süreç içerisinde toplam 9 dişinin çekildiği, ilerleyen günlerde hastanın yüz felci geçirdiği, başka bir sağlık merkezi tarafından yapılan muayenesinde tükürük bezi kanseri teşhisi konulduğu, bu arada dava dışı hasta ile davalı ... muhabirinin röportaj yaptığı, röportajda hastanın özel muayenehanede yaptırdığı tetkikte çenesinde kırık olduğunun kendisine söylendiğini, diş çekimi yapılırken kırılmış olabileceğini düşündüğünü ifade ettiği ve röportaj sonrasında davaya konu haberin yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece tedavi belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, raporda; hastaya yapılan diş tedavilerinde çene kırığı teşhisi bulunmadığı belirtilmiştir. Şu halde; davaya konu haber yapıldığı an itibari ile görünür gerçeğe uygundur ve günceldir. Basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması ve haber içeriğindeki bir kısım bilgilerin ayrıntı niteliğinde bulunması karşısında; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemez. Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.