Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7679 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12347 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/01/2013NUMARASI : 2012/81-2013/52Davacı İ.. B.. vekili Avukat A. C.. Ongun tarafından, davalılar S.. A... vdl. aleyhine 20/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı M.. K.. hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar S.. A..., S.. Ç.. ve Ö.. D.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalılar S.. A.., S.. Ç.. ve Ö.. D..'in temyiz itirazlarına gelince; Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup yerel mahkemece davalı M.. K.. hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar hakındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalılardan S.. A.., S.. Ç.. ve Ö.. D..'in vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, Star Gazetesinin 08.12.2011 günlü sayısında ve www.stargazete.com sitesinde "Darbeci Baro, başörtülüye otele girmeyi bile yasakladı." başlıklı habere yer verildiğini, haberde, baronun saygınlığının, kurumsal kimliğinin ve tüzel kişliğinin rencide edildini, haberin başlığındaki "Darbeci Baro" nitelemesinin başlı başına baroyu küçük düşürücü bir sövgü olduğunu belirterek manevi tazminat istemli eldeki davayı açmıştır.Davalılar vekili, dava konu haberin son zamanlarda özellikle Ergenekon örgütüyle ilgili gelişmelerden sonra baronun taraflı yada politik tavırlı eylemleri üzerine, kamuoyunda gelişen ve görülen tepkiler doğrultusunda yazılı ve görsel medyaya yansıyan haber ve söylemlere, yetkililerin kamuoyuna yaptığı açıklamalara, en önemlisinin de devlet kuruluşu olan Anadolu Ajansı'nın basına ve kamuoyuna geçtiği haberlere dayalı bir yazı olduğunu, ülkenin bütün yazılı ve görsel medyalarından yapılan yayınlarla, kamuoyuna yansıyıp aleniyet kazanan olaylar yanında, delilleri olan Hürriyet Gazatesi ile de topluma yansıyan resimlerde görüldüğü üzere Taksim Meydanında "Darbeci Baro Taksime Hoş Geldin" ibareli bir pankartın açıldığı ve gerçeğin yetkililerin kamuoyuna yaptıkları açıklamalar ile de kabul gördüğünün aşikar olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yazıdaki "Darbeci Baro" nitelendirmesinin davacı baroyu küçük düşürücü, gerçeğe aykırı, halkın kin ve husumetine maruz bırakacak ve davacının kişilik haklarını rencide edici nitelikte olduğu gerekçesi ile davalılardan yazıyı yazan muhabir, editör ile S.. A... yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek dava konusu yazı ile; İstanbul Barosunun başörtülü stajyerlere uyguladığı yasağın sadece staj eğitim merkezi ile sınırlı kalmadığı, Baronun otelde düzenlediği sertifika programına da başörtülü stajyerlerin alınmadığı, başörtülü stajyerlerin stajlarının yandığı, CMK sertifikasını alamadıkları ve bu nedenle staj yerlerini değiştirdiklerine ilişkine bazı başörtülü stajyerlerin beyanları ile davacı baronun eski ve yeni başkanının beyanlarına yer verilerek, davacı baronun staj eğitim merkezindeki dersliklerin kapısına başörtülü olarak dersliklere girilemeyeceğine ilişkin afişin asılması hususlarının haber yapıldığı, haberin görünür gerçekliğe uygun olduğu, gazetecilik tekniği gereği kamuoyunun dikkatini çekecek çarpıcı başlığın kullanıldığı, başlıkta kullanılan "Darbeci Baro" tabirinin davacı baro yönetim kurulu başkan ve üyelerinin darbe davasından yapılan yargılamada sergiledikleri davranışlar için kullanıldığının alt başlıkta yazıldığı, haberin içeriği ile ilgili mesajın başlıkla birlikte verilmesinin basının vazgeçilmez gereklerinden olduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, bu hali ile haberde hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin kısmen kabulü usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, davacının temyiz itirazlarının ise (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.