Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7668 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5899 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 17. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/12/2013NUMARASI : 2009/735-2013/478.Davacı F.. Ş.. vekili Avukat H.. A..tarafından, davalı Y.. K.. aleyhine 31/01/2007 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet yönünden reddine dair verilen 10/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının savcılığa yaptığı şikayet dilekçesinde gerçek dışı suçlamalarla kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tahsilini istemiştir. Davalı, Anayasal şikayet hakkını kullandığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemenin, davalının Anayasal şikayet hakkını kötüye kullandığı kabul edilerek istemin kısmen kabulüne dair kararı, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 11/10/2008 gün ve 2008/3111 Esas, 2008/13737 Karar sayılı kararı ile; davalının şikayeti ile davacı teftiş kurulu başkanının zararına neden olduğu ve güven duyulması gereken Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın gereksiz yere yıpranmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle başlatılan soruşturma sonucunda davalının 1/8 aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davalı yanca idari yaptırıma ilişkin işlemin iptali istemiyle Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 2007/713 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın sonucunun iş bu davaya katkısı olacağı ve bu dava sonucunu da etkileyeceğinden, idare mahkemesindeki dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve daha sonra tüm delillerin birlikte yeniden değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda Anayasanın 129/5. ve 647 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13. maddelerine göre kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kasıtlarından ve kusurlarından dolayı tazminat davalarının, kamu görevlileri aleyhine değil, ancak devlet aleyhine açılabileceği belirtilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dava konusu olayda; davacı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı, Devlet Tiyatroları eski genel müdürü hakkında bir takım iddiaları soruşturma görevini aynı bakanlıkta başmüfettiş olan davalıya vermiştir. Davalı başmüfettiş tarafından rapor hazırlandıktan sonra, raporda bir takım konuların eksik incelendiği hususu davacı tarafından davalıya bildirilmiş, yeniden yapılan inceleme ve sunulan rapora karşı da bu kez davacı yanca, yine bir takım eksikliklerin olduğu belirtilerek ve teftiş kurulu tüzüğünün ilgili maddeleri de zikredilerek yazılı olarak yapılan taleple eksikliklerin giderilerek yeniden incelenmesi ve rapor düzenlenmesi davalıdan istenmiştir. Davalı yazılı talebe cevapla birlikte, davacı eyleminin görevi kötüye kullanma niteliğinde olduğu iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığına dava konusu 23/2/2006 tarihli şikayet dilekçesini vermiştir. Anayasanın 36. maddesine göre; Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Dava konusu olayda, davacı, davalının haksız şikayeti nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunduğuna yetki kullanma durumu bulunmadığına göre Anayasanın 129/5. ve Devlet Memurları Kanunu'nun 13. maddelerinin uygulanması sözkonusu olmayıp, davalının şikayetinin anayasal sınırlar içerisinde yapılıp yapılmadığı hususu inceleme konusudur. Açıklanan nedenle davada taraf sıfatı mevcut olan davalıya husumet düşmektedir. Diğer yandan Yargıtayın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır; bozma kararı gereğince işlem yaparak yeni bir hüküm vermek zorundadır. Yerel mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.