Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7667 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8020 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 19/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, .. beyin ve sinir cerrahisi profesörü olarak atandığını, 2012-Ekim ayında da ana bilim dalı başkanı olarak görevlendirildiğini, davalının da aynı fakültede yardımcı doçent olup anabilim dalı başkanı olmasından sonra kendisini telefonla tehdit ettiğini, başkalarının yanında hakaret edip hakkında .. verdiği şikayet dilekçesi içeriğindeki beyanları nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu beyan ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, anayasal hakkını kullandığı davacının kişilik haklarına saldırıda bulunmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davalının davacıya yönelik ifadelerinden “ .. ” şeklindeki ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, davalı hakkında hakaret ve tehdit suçlarından meni muhakeme kararı verildiği ve kararın Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının anabilim dalı başkanı olarak görevlendirilmesine karşın haftanın iki günü fakültede bulunduğu, nöbet tutmadığı, tüm nöbetlerin davalı ile birlikte görevli diğer öğretim üyesi tarafından tutulmak zorunda kalındığı anlaşılmaktadır. Davalının, davacı ile birlikte başka arkadaşlarının da bulunduğu ortamda, mevcut çalışma şekli ve şartlarına yönelik kişisel görüşlerini ifade ettiği ve gayriahlaki bulduğunu beyan ettiği, nöbet listesi ile ilgili problemini görüşmek üzere davacı anabilim dalı başkanını aradığı, keza aynı çalışma şartlarına yönelik eleştirilerini içeren bir mektubu .. üyelerine gönderdiği anlaşılmaktadır.AİHM'si 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya dafarklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir.Somut olaya gelince, davalının yardımcı doçent olarak görev yaptığı fakülteye anabilim dalı başkanı olarak görevlendirilen davacı hakkında sarf ettiği ve mahkemece kişilik haklarına saldırı oluşturduğu kabul edilen ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi .. 10. maddesi, Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.