Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7515 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7594 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/08/2009 gününde verilen dilekçeler ile maddi ve manevi tazminat ile nafaka istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 22/05/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 07/06/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Diğer temyiz itirazlarına gelince:a-) Dava ve birleşen dava haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat ile yardım nafakası istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne,birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının babası olduğunu ancak bu durumu uzun süre kabul etmediğini, babası olmasına rağmen kendisi ile maddi ve manevi olarak hiç ilgilenmediğini, yıllarca baba ilgisinden mahrum kaldığını belirterek tazminat isteminde bulunmuştur. Birleşen dava ile de eğitiminin devam ettiğini belirterek yardım nafakası isteminde bulunmuştur.Mahkemece davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer istemlerinin reddine karar verilmiştir.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu olayda; olayın gelişim şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıdaki ilkeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.b-) Davacı, birleşen davada eğitiminin devam ettiğini belirterek yardım nafakası isteminde bulunmuştur. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca; 4721 sayılı TMK'nın üçüncü kısmı hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan davalarda aile mahkemesi görevlidir.Birleşen davada davalının TMK'nın 327 ve devamı maddeleri gereğince yardım nafakası ile yükümlü olduğunun ileri sürüldüğü ve dolayısıyla uyuşmazlığın aile hukukuna ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda; yardım nafakasına ilişkin birleşen davanın 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince, aile mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır. Mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek yardım nafakasına ilişkin istem yönünden mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerine işin esasının çözümlenmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle de bozulması gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın (2/a-b) no'lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) no'lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.