MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 06/02/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Davalı ...'ın temyiz itirazları yönünden;Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.Davacılar, davalı ...'ın evinin kurşunlandığını davalıların savcılık soruşturması sırasındaki ifadelerinde davacılardan şüphelendiklerini beyan ettiklerini bunun üzerine şüpheli sıfatıyla ifadelerine başvurulduğunu, sonuçta savcılıkça kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini, haksız şikayet nedeni ile manevi olarak zarara uğradıklarını iddia ederek, uğranılan zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır.Davalılar, evin kurşunlanması sonrası savcılık tarafından yürütülen soruşturmada şüphelendikleri biri olup olmadığı sorulduğunu, sadece davalı ...'ın şikayetçi olduğunu, diğer davalı ...'ın tanık sıfatıyla ifade verdiğini beyanla açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.Davaya konu olayda davalı ..., sadece soruşturma dosyasında tanık sıfatıyla ifade vermiş, davacılar hakkında şikayetçi olmamıştır. Mahkemece bu davalının haksız şikayet nedeni ile tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.2- Davalı ...'ın temyiz itirazlarına gelince;a) Davacı ...'a yönelik temyiz itirazları yönünden; davalı, sadece davacılar ... ve ... hakkında şikayetçi olmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığı 2009/13976 sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; şikayetçisinin ..., şüphelilerin ... ve ..., suçun da silahla tehdit suçu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı Fatma Bayındır hakkında herhangi bir suç isnadında bulunulmadığından, yararına manevi tazminata hükmedilmiş olması nedeni ile de karar bozulmalıdır.b) Davacılar ... ve ...'a yönelik temyiz itirazları yönünden;Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda; davalı ... evinin balkonunun kurşunlanması sonucunda başlatılan soruşturma dosyasında müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde, eşi Fatma Bayındır'ın boşanma davaları olduğunu, ayrıca ...'ın şirketlerinde çalışan olduğunu ve işten ayrılınca mahkemede tazminat davası açtığını, aralarında husumet oluştuğunu, bu nedenle kurşunlama olayından dolayı Fatma Bayındır'ın kardeşleri olan ... ve ...'tan şüphelendiğini beyan etmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden de anlaşıldığı gibi; davalı ...'ın balkonuna kurşun isabet etmiş olup taraflar arasında açıklandığı şekilde bir husumette mevcuttur. Şu halde; mahkemece şikayeti haklı gösterecek emare ve olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına, (2/a-b) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.