MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/02/2013NUMARASI : 2011/459-2013/45Davacı B.. T.. vekili Avukat N.. B..tarafından, davalılar A.. K.. vd aleyhine 22/09/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalılar tarafından Diyarbakır'ın Çüngüş ilçesi Kaynak Köyü'nde bulunan kamunun yararlandığı çeşmeyi yıktığı iddiasıyla şikayet edildiğini, hakkında açılan ceza davasında beraatine karar verildiğini, bu olay nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalılar, memleketlerinde hayır amacıyla yaptırdıkları çeşmenin davacı tarafından yıkıldığını öğrenince şikayet haklarını kullandıklarını belirterek davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, davacının davalıların haksız şikayeti nedeniyle yargılandığı ve bu olay nedeniyle üzüntü duyduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından; Çüngüş Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/6 Esas, 2010/39 Karar sayılı dava dosyası ile davacının mala zarar verme suçundan yargılandığı ve eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı söz konusu davada yapmış olduğu savunmasında; davalılar tarafından yaptırılan çeşmenin kendi arazisinde olduğunu ve çeşmeyi restore ettiğini belirtmiştir. Söz konusu dosyada yapılan keşif neticesinde ise; çeşmenin bulunduğu arazinin köy tüzelkişiliği adına kayıtlı olduğu, davalılar tarafından yığma tabir edilen şekilde yapılan çeşmenin davacı tarafından betonarme yapıya çevrildiği ayrıca çeşme üzerinde bulunan "Cemal Küçükbağ'ın hayratıdır" şeklindeki yazının "Kahyaoğlu çeşmesi ve suyu" olarak değiştirildiği belirlenmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda davalılar, kendilerinin yaptırmış olduğu çeşmenin davacı tarafından yıkıldığını öğrenip olayın kendi yönlerinden gerçek sebeplerini de dile getirmek suretiyle şikayette bulunmuşlardır. Çüngüş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde, davacının eyleminin kamu davası açılması için yeterli suç şüphesini taşıdığı değerlendirilerek kamu davası açılmıştır. Davacı tarafından köy tüzelkişiliğine ait arazideki çeşmenin yıkılıp, üzerindeki yazının değiştirilmesi gibi olgular ile davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, şikayet hakkının kullanması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Şu durumda, davalılar yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava tümden reddedilmelidir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.