MAHKEMESİ : Gemlik Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/10/2012NUMARASI : 2011/6-2012/637Davacı İ.. A.. vekili Avukat F. K.. tarafından, davalı S.. S.. aleyhine 04/01/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/10/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının müvekkilinin Müdür olarak görev yaptığı liseye ingilizce öğretmeni olarak atandığını, göreve başladığı ilk günden itibaren huzursuzluk çıkardığı ve mesleki problemler nedeni ile müvekkili tarafından davalı hakkında işlem başlatıldığını,müfettişler tarafından düzenlenen rapor sonucunda davalının başka okula tayinin çıktığını, bunun üzerine davalının müvekkili aleyhine bir karalama kampanyası başlattığını, ağır ve haksız ithamlar ile birden fazla Cumhuriyet Savcılığına şikayet ettiğini ve şikayet üzerine yapılan soruşturma sonucunda kendisi hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, davalının haksız ve iftira içeren suçlamaları nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek maddi ve manevi zararının ödetilmesini istemiştir.Davalı ise, anayasal şikayet hakkını kullandığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının şikayetinin haksız olduğu, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, bu haksız şikayet nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelendiği belirtilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını korumave geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda; Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2009/861 Soruşturma nolu dosyasında, davalının davacı hakkında kendisine hakaret ettiği ve kendisi lehine tanıklık yapanlar hakkında soruşturma başlatarak görevini kötüye kullandığından bahisle şikayetçi olduğu, dinlenen tanıklardan bazılarının, davacının davalı tanıklarına psikolojik baskı yaptığını söyledikleri fakat delil yetersizliği gerekçesi ile davalı hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Yine Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010/1101 Soruşturma nolu dosyasında, davalının davacı hakkında kendisine hakaret ettiği ve kendisi lehine tanıklık yapanlar hakkında soruşturma başlatarak görevini kötüye kullandığından bahisle şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı şikayetlerin daha öncede yapıldığı ve takipsizlik verildiği, davalının itirazlarınında reddedildiği gerekçesi ile davalı hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği; Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2012/2331 Soruşturma nolu dosyasında ise davalı ve davacının birbirleri hakkında, hakaret, tehdit ve iftira nedeniyle şikayetçi oldukları, delil yetersizliği gerekçesi ile her ikisi hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Gemlik 1 Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/314 Esas, 2009/544 Karar sayılı dosyasında da, davalının şikayeti üzerine davacı hakkında okul öğretmen ve öğrencilerine malzeme sattığı, bazı dershanelerin reklamını yaptığı, para topladığı gerekçesi ile görevi kötüye kullanma suçundan dava açıldığı, dinlenen bazı tanıkların bu iddiaları doğruladığı, mahkemece delil yetersizliği gerekçesi ile davacının bereatine karar verildiği görülmüştür.Yapılan soruşturmalar sonucu, davacı hakkında delil yetersizliğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ve bereat kararı verilmiş ise de, bu durum tek başına şikayetin haksız olduğu anlamına gelmez. Zira, yapılan şikayetler bazı somut olgu ve olaylara dayanmakta, ortada şikayeti gerektirecek derecede yeterli belirtiler (emareler) bulunmaktadır. Şu halde, yerel mahkemece, davalının şikayet hakkını yasal sınırlar içinde kalarak kullandığı sonucuna varılıp, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.