MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ...Ş. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, 25/02/2013 tarihinde ve sonrasında "....." adlı internet sitesinde "....'tan ....iştirakine soruşturma", Mahkeme, ....iştirakini değil, ....'ı haklı buldu." başlığıyla yapılan haberlerde banka ve yöneticileri hakkında kara para aklama suçu işledikleri izlenimini uyandırır şekilde haber yapıldığını, gerçeğe aykırı yapılan haber ve yorumlar nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, yapılan haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığını, haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dava konusu haberde basın özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı, gerçeklik kriterinin bulunmadığı ve objektiflikten uzak olması nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırı kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunun'un 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Somut olayda; .... adına ....iştiraki İş....'de denetim yapan vergi başmüfettişi tarafından düzenlenen 18/07/2011 tarihli raporda, İş....'nin finansal kiralama sözleşmesi yaptığı müşterilerinin, başkası hesabına hareket edip etmediğine ilişkin yazılı beyanlarının alınmadığının tespit edilmesi üzerine .... tarafından Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörün Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkındaki Yönetmeliğin 17/1. maddesi ve Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'un 3/1. maddesine göre 03/02/2013 tarihinde İş....'ye idari para cezası verildiği, idari para cezasına İş ... tarafından yapılan itirazın... Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiği ve bu hususun haber yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında, davacı bankanın iştiraki İş....'ye .... tarafından verilen idari para cezası ve idari para cezasına itirazın reddedilmiş olması hususunun haber yapıldığı, dava konusu haberin görünür gerçeğe uygun olduğu, davacının hedef alınmadığı, haberi ilgi çekici kılmak için çarpıcı başlık kullanıldığı ve davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.