Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7249 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6189 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı .... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/09/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız haciz nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 26/12/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 26/03/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat .... ile karşı taraftan davacı şirket vekili Avukat ... Saltürk geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava kabul edilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir.Davacı şirket, davalı tarafından aleyhine haksız haciz işlemi yapıldığı, bir takım makinelerin usulsüz yere haczedildiği ve satıldığını belirterek, makinelerin ucuza satılması ve iş kaybına uğranılması nedeniyle uğradığı zararın tazminini istemiştir. Yerel mahkeme, bilirkişi incelemesi yaptırarak makine bedellerini belirlemiş ve satış tarihinden faiziyle bedellerinin tazminine karar vermiştir. Dosyadaki belgelerden, davacı şirket tarafından keşide edilmiş görünen bononun, davalı tarafından alınan ihtiyati haciz kararı sonrasında icraya konulduğu, bono nedeniyle davacı şirkete ait yarı mamul üç adet makinenin haczedilerek satıldığı, sonrasında bonodaki imzaların davacı şirketi temsile yetkili kişilerce atılmadığının anlaşılması ile davacı şirketin davalıya borçlu olmadığına ve %40 kötüniyet tazminatına hükmolunduğu, davacı şirketin kötüniyet tazminatını icra yoluyla tahsil ettiği gibi, borçlu olmadığına karar verilmekle haczolunan makine bedellerinin de faiziyle tahsil olunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece bu dosyada, makine bedelleri belirlenerek hüküm altına alınmışsa da, davacı şirket makine bedellerini zaten almıştır. Haksız icra takibi ve sonrasındaki işlemler nedeniyle uğradığı zararı ise %40 kötüniyet tazminatı karşılamıştır. Menfi tespit davası ile hükmolunankötüniyet tazminatının amacı, bu tür zararların karşılanmasına yöneliktir. Davacı bu tazminatın üstünde zararı olduğunu ispatlayamamıştır. Makine bedelleri davacıya iade olunmuş olup makine bedellerinin kıymet takdirine itirazda bulunmadığına göre, icra takibinde belirlenen bedeli benimsediğinden, yeniden makine bedeli belirlenerek hüküm altına alınması doğru değildir. Kaldı ki, davacının istemi makine bedelinin tahsiline de yönelik değildir. İstem, makineler ucuza satıldığından aradaki farkın tazminine ilişkindir. Davacının icra dosyasındaki bedele itiraz etmemesi, bu bedeli menfi tespit davasına dayalı olarak faiziyle alması, bu nedenle uğradığı sair zararları kötüniyet tazminatı ile tahsil etmesi ve bunları aşan zararı olduğunu ispatlayamaması nedeniyle eldeki davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalı yararına takdir olunan 990.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.