Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7240 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3822 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 17/08/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/06/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 31/05/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ve davalı asil ... geldiler, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Davacı vekili Avukat ...'ın mazeret dilekçesi gönderdiği görüldü, başka duruşması olduğundan gelemeyeceğini bildirdiği anlaşıldı. Mazereti reddedildi. Açık duruşmaya devam olundu. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.1- Davalıların temyiz itirazları yönünden;a) Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.Davacı, davalılar tarafından sopa ve taş ile darp edilerek yüzünde sabit iz ve sağ gözünde görme kaybı oluşacak şekilde yaralandığını, davalıların kendisine ağır küfürler ettiklerini belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararların ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalılar, davacının iddia ettiği kadar ağır yaralanmadığını, çalışmaya devam ettiğini, maddi kaybının olmadığını, taleplerinin dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilmiştir. Şöyle ki;Mahkemece Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan raporda; Sosyal Güvenlik Kurumu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller kullanılarak davacının yaralanması değerlendirildiğinde, işgöremezliğe esas iki arıza tespit edildiği, nevrotik bozukluklar nedeniyle arıza ağırlık ölçüsünün 45, göz arızaları nedeniyle arıza ağırlık ölçüsünün 20 olduğu, davacının bu yaralanma neticesinde, yaralarının iyileşmesi ve mevcut haliyle olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin 2 ay; sürekli iş göremezlik oranının %65 olduğu belirtilmiş, buna göre hesaplanan maddi tazminata hükmedilmiştir.Davalı tarafça, maluliyet oranı hakkında düzenlenmiş bulunan bu rapora itiraz edilmiş, davacının olay tarihi öncesinden gözlerinde bozukluk ve görme kaybı ile ruhsal sorunları bulunduğu belirtilmiştir.2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 16/2. maddesinin (c) bendi uyarınca Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” hususunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemeye bildirmekle görevli kılınmıştır. Davacı hakkında düzenlenensöz konusu rapora itiraz edilmiş olması da nazara alındığında, davacının yaşı ve meslek grubu ile davalıların yukarıda belirtilen savunmaları dikkate alınarak maluliyet oranı ve iyileşme süresine dair raporun İstanbul Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulundan alınması gereklidir.Şu durumda, davalıların sunacağı deliller de dosyaya kazandırılarak davacı, tüm tedavi evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, muayenesi sağlanmalı, hazırlanacak heyet raporunun sonuca göre zarar kapsamı belirlenmelidir. Açıklanan bu nedenle, mahkemece yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmadığından kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.b) Dosya kapsamından davacının gelir durumunun kolluk vasıtası ile araştırıldığı, düzenlenen tutanak ile davacının Güzeller Unlu Mamuller isimli işyerinin sahibi olduğunun, işyerinin yaklaşık 5.000 TL gelirinin bulunduğunun, 800 TL emekli maaşı aldığının belirtildiği, hesap bilirkişisince bu tutanaktaki tespitler esas alınarak davacının aylık gelirinin 5.000,00 TL olarak kabul edildiği ve buna göre asgari ücretin 9.150 katı üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece öncelikle Güzeller Unlu Mamuller isimli işyerinin (şirketin) aylık geliri değil, davacının bu işletmeye kişisel katkısı gözetilerek asgari ücretin iki katı üzerinden tazminat hesabı yaptırılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan olgular gözetilmeksizin karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.2- Tarafların temyiz itirazları yönünden;Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi (818 sayılı BK 53. maddesi) gereğince ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değilse de, ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır. Ne var ki davalılar hakkında, Serik 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/46 esas, 2011/254 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davacıya yönelik eylemleri nedeni ile cezalandırılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, davalılara uygulanan cezada 3/4 oranında haksız tahrik indirimi yapılıp gerekçesinde, eylemlerin kim tarafından başlatıldığının tespit edilemediği ve tahrik uygulaması yönünden şüphe oluştuğu belirtilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir karar olmadığından hukuk hakimi yönünden de ortada bağlayıcı bir karar ve maddi vaka yoktur.Bu nedenle, mahkemece ceza dosyası getirtilip incelenerek, davalının eylemlerinde haksız tahrik uygulanmasının koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleştiği kanaatine ulaşıldığı takdirde ceza mahkemesince yapılan indirim oranının somut olaya uygunluğu değerlendirilmeli, oluşacak sonuca göre, davacı tarafından talep edilen maddi tazminattan eylem tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 44/1. maddesi uyarınca haksız tahrik (müterafik kusur) indirimi yapılmalıdır. Yerel mahkemece, açıklanan olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1/a-b) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar yararına, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılar yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 31/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.