Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7204 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14401 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/10/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 21/05/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 02/06/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Davacı vekili Avukat ...'in mazeret dilekçesi gönderdiği, mazeretinde başka duruşması olduğundan gelemeyeceğini bildirdiği görüldü. Mazereti reddedildi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, muriste kalan ve haksız elkonulan mücevherlerin bedelinin tahsili, olmazsa miras hissesi olan yarı bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece mücevherlerin tam bedeline yönelik davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, murisi ... tarafından mücevherlerine el konulduğunu, yaptığı şikayet sonucu Cumhuriyet Savcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, Hazırlık soruşturması sırasında muris tarafından mücevherlerinin çok az bir kısmının iade edildiğini, iade edilmeyen ve murisin kendisine ait olduğunu belirttiği mücevherleri yurt dışından fatura ile satın aldığını, davalı tarafından murisin sağlığında mallarına el konulduğunu belirterek el konulan mücevherlerin bedelinin tahsilini, olmazsa (murise ait olduğu kabul edilirse) miras hissesi olan mücevherlerin yarı bedelinin ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı ise, ölümünden önce yoğun ve masraflı bir tedavi süreci geçiren muristen kendisine herhangi bir mücevher kalmadığını, iddianın asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, davacı tarafından dosyaya sunulan faturalardan ihtilafa konu mücevherlerin davacı tarafa ait olduğunun anlaşıldığı, davalının murisle birlikte yaşam sürdüğü ve murisin ölümüyle mücevherlerin davalı tarafta kaldığı, davalı tanıklarının mücevherlerin murisin sağlığında satıldığına ilişkin beyanlarına, davalının satış sonucu elde edilen paranın akıbetini ve satış işlemlerini yazılı olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle itibar edilmediği belirtilerek, bilirkişi raporuyla belirlenen ve buna göre ıslah edilen değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tarafların ortak murisi ...'in Cumhuriyet savcılığındaki 05/11/2012 tarihli ifadesinden, kendisine fotoğrafları gösterilen takıları davacı ile Almanyada satın alarak bedelini birlikte ödediklerini, bu takılardan bir kısmını davacının sonradan sattığını, resimlerde gösterilen 16 parça ziynet eşyasının davacıya, diğerlerinin kendisine ait olduğunu belirttiği ve davacıya ait olduğunu belirttiği 16 parça ziynet eşyasını 05/11/2010 tarihinde davacının vekili avukat ...'e teslim ettiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; dosyaya ibraz edilen faturaların her zaman temini mümkün olduğundan, dava konusu mücevherlerin davacıya ait olduğunu ispata yeterli değildir. Davacı, dava konusu mücevherlerin kendisine yada murisine ait olduğunu, davalı tarafından el konulduğunu, yada murisin ölümü ile davalıya kaldığını somut delillerle ispat edememiştir. Kaldı ki, davalı tanıkları murisin sağlığında tedavi için mücevherlerini sattığını belirtmişlerdir. Mahkemece, ispat yükü davacıda bulunduğu halde ispat yükünün ters çevrilerek davalının murisin sağlığında satılan mücevherlerin satış bedelinin akıbetini ispatlayamadığı ve satış işlemlerini de yazılı olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Kabule göre de, davacıya iade edilen mücevherlerin bedelinin de hüküm altına alınması doğru değildir.Yerel mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek, davanın tümden reddine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.