Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7144 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8105 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 06/08/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılar ... ve ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılar ... ve ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalılar tarafından zımmetine para geçirdiği iddiası ile gerçeğe aykırı olarak şikayet edildiğini, kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı ... ve ... yönünden açılan davanın takip edilmemesi nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı ... yönünden ise şikayet hakkı ve hak arama özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, hiç bir delile dayanmadan şikayet ettikleri gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa'nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosya kapsamından, davalıların şikayet dilekçesini ... Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği, davacının muhtar olması nedeni ile Valilik tarafından yapılan ön inceleme sonucunda soruşturma izni verilmemesine karar verildiği, davacının olay tarihinde köy muhtarı olduğu, köyde yağmur duası için köyden ve merkezden hayvan toplandığı, bir miktarda para toplandığı ve toplanan para karşılığında makbuz verilmediği anlaşılmaktadır.Bu durumda, yukarıda özetlenen durum karşısında, davalıların toplanan para karşılığında makbuz verilmemesi nedeni ile şüphe duyarak şikâyetçi olmasında bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin olağan kuşku üzerine emarelere dayandırılarak yapıldığı gerekçesi ile istemin tümden reddi gerekirken, şikâyetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.