MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar.... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/10/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 06/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayete dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, eski Yönetim Kurulu Başkanı olan davalının, hakkında açılan ceza ve alacak davaları nedeniyle husumet beslediğini, davacıların da sorumluluklarının olduğu şeklinde iddia ve ithamlarda bulunarak, 3628 sayılı Yasaya muhalefet suçu işledikleri gerekçesiyle davacıları C.Başsavcılığına şikayet ettiğini belirterek manevi tazminata hükmedilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; davacıların ..... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/420 E sayılı dosyasının dava dilekçesinde ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/60581 sayılı soruşturma dosyasında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia ettikleri, .... Asliye Ticaret Mahkemesinin dava dilekçesinin 17/04/2009 tarihli olduğu, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/60581 sayılı soruşturma dosyasında 10/02/2010 tarihinde takipsizlik kararı verildiği ve itiraz reddedilerek 22/03/2010 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, şeklindeki gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.BK’nun 60/2. maddesi uyarınca, aynı zamanda suç niteliği taşıyan haksız eylem bakımından, ceza yasalarında öngörülen zamanaşımı süresi maddenin 1. fıkrasında düzenlenen süreden daha uzun ise ceza zamanaşımı süresinin göz önünde tutulması gerekir. Madde hükmünün uygulanabilmesi için, ceza davası açılmış bulunması gerekmediği gibi mahkumiyet kararı verilmiş olması da şart değildir. Bu anlamda, Cumhuriyet Savcılığının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı da bağlayıcı ve etken değildir. Ceza mahkemesince suç öğelerinin oluşmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi hali dışında eylemin suç oluşturup oluşturmadığının hukuk yargıcı tarafından değerlendirilip saptanması gerekir. Davaya konu isnatla ilgili olarak bir ceza soruşturması veya kararı bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalının eyleminin aynı zamanda suç niteliğini taşıyıp taşımadığının mahkemece belirlenmesi gerekmektedir. Dava konusu edilen şikayet, yasal unsurlarının oluşması halinde 5237 sayılı TCK’nun 267. maddesinde düzenlenmiş bulunan iftira suçunu oluşturabilecek niteliktedir ve anılan Yasa’nın 66. maddesi uyarınca ceza davası zamanaşımı süresi de sekiz yıldır. Şu durumda zamanaşımı süresi dolmadığından davanın esasının çözümlenmesi gerekir. Karar, bu bakımdan doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.