MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Hazine Müsteşarlığı aleyhine 27/10/2010 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, turizm teşvik belgesi sahibi olan dava dışı şirkete, davalının yazısı üzerine indirimli tarife yerine normal tarife uyguladığını, bu nedenle dava dışı şirketin açtığı dava sonucunda, normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkı ödemek zorunda kaldığını belirterek, ödediği tutarın ödemeye neden olan davalıdan rücu yoluyla alınmasını istemiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece bilirkişi raporuna göre kısmen kabule dair verilen ilk karar taraflarca temyiz edilmiş, dairemizce, tarafların diğer temyiz itiarzlarının reddine, davacının temyizi doğrultusunda yapılan inceleme sonucu rücuya esas ilam kapsamına dahil olmayan fatura bedelinin yasal faiziyle hesaplanıp, davacının dava dışı şirkete ödemek zorunda kaldığı miktardan mahsubunun yapılmasının doğru olmadığı gerekçesi ile, davalının temyizi doğrultusunda yapılan inceleme sonucu ise, alınan bilirkişi raporunda sadece mahsup işlemine yönelik hesaplama yapıldığı, davacının rücuya esas ilam uyarınca dava dışı şirkete ödemek zorunda kaldığı asıl alacak, faiz, yargılama gideri v.s'ye yönelik bir hesaplama yapılmadığı, bu hususta bilirkişi raporu alınması için kararın bozulduğu görülmüştür.Dosya incelendiğinde, mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği ve tekrar bilirkişi raporu alındığı, ancak alınan bilirkişi raporunun bozma ilamında belirtilen hususları karşılamadığı, bilirkişi raporunun bozmaya uygun şekilde olmadığı anlaşılmıştır. Dairemizce verilen bozma ilamında, rücuya esas ilam uyarınca dava dışı şirkete ödemek zorunda kalınan asıl alacak, faiz, yargılama gideri v.s'ye yönelik hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, tekrar alınan bilirkişi raporunda yine bu hesaplamanın olmadığı görülmüştür.Davacı, müteselsil sorumlu sıfatıyla üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalı önceki davada davalı olarak yer almadığına göre iadenin kapsamı, kural olarak davacının mahkum olup ödediği para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından davalının payına düşen kısmıdır. Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan davacı, bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemez.Ancak üçüncü kişi, davacı aleyhine aldığı tazminat kararının kesinleşmesini beklemeden tahsili için icra takibine başlamıştır. Karar kesinleşmeden önce alacaklının icra yoluna başvurması yasanın ona sağladığı bir hak olduğuna göre davacının bunu önlemediğinden söz etmek olanaksızdır. Öte yandan aleyhine verilen karardan ötürü davacının temyiz yoluna başvurması da bir hakkın kullanılması niteliğinde bulunduğundan bu başvurmanın sonucunu bekleyerek hükmün kesinleşmesi üzerine alacaklıya ödeme yapabileceğini düşünmesi de olağandır. O halde hükmün kesinleşmesine kadar davacının borcunu ödememesi şeklinde beliren davranışında kusurlu bulunduğu kabul edilemez. Bu bakımdan davacı, hükmün kesinleşmesine kadar yapılan icra giderleri ve avukatlık ücretini de davalıdan isteyebilir.Bu durumda, ilk bozma ilamı ve yukarıda belirtilen açıklamaları karşılayacak şekilde bilirkişi raporu alınarak davalının sorumlu tutulacağı meblağ belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no'lu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.