Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7118 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8049 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 15/12/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; basın yolu ile kişilik haklarına haksız saldırı hukuksal nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı, 04/06/2009 tarihli...gazetesinde ve aynı gazetenin....isimli internet sitesinde "... yine sahnede!" başlıklı haberde kişilik haklarına haksız şekilde saldırıda bulunulduğunu beyanla...gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü ve muhabir davalı gösterilmek suretiyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili; sorumlu müdürlere husumet yöneltilemeyeceğini, haberle güncel bir adli vakanın kamuoyuna aktarıldığını, davacının yayından sonra beraat etmesinin haberi hukuka aykırı hale getirmeyeceğini ve haberin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi savunmasında bulunmuştur.Yerel mahkemece; haberde özle biçim arasındaki dengenin ihlal edildiği, objektif sınırlar içerisinde kalınmadığı, yayın ve yazı içeriğinin hukuka aykırı olduğu ve davacının kişilik haklarına aykırı olmadığı yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar davalılar tarafından temyiz olunmuştur.1-Davalı ....temyiz itirazları yönünden; davalılardan .... dava konusu haberin yer aldığı gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü sıfatını taşımaktadır. Şu durumda, 5187 sayılı Basın Kanununun 13. maddesi gereğince davaya konu yayın nedeniyle hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu davalı yönünden istemin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir. Mahkemece, adı geçen davalının kısmen sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.2-Davalı muhabir ...'in temyiz itirazlarına gelince;Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Davaya konu...gazetesinin 04/06/2009 tarihli sayısında ve aynı gazetenin internet sitesinde "... yine sahnede!" başlığıyla verilen haberde; davacının güvenlik sistemleri konusunda İngiliz firmasına danışmanlık teklif ettiği, firma tarafından danışmanlık ücretinin gönderilmesinin ardından kayıplara karışan davacı ile ilgili dolandırıcılık suçlaması nedeniyle açılan davadaki iddianame konusu olayların basın özgürlüğü çerçevesinde anlatıldığı anlaşılmaktadır. Yazının bütününde davacıyı küçük düşürmeye ve/veya karalamaya yönelik ifadeler yer almamaktadır. Haberin görünür gerçeğe uygun olup davacının kişilik haklarına saldırıda bulunmadığı sonucuna varılarak, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davalının kısmen manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) no'lu bentte gösterilen nedenle davalı Yusuf Yazıcıoğlu yararına, (2) no'lu bentte gösterilen nedenlerle diğer davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Yusuf Yazıcıoğlu'nun diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.