Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7041 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8284 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/05/2009 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 17/01/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiilden kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, uzun süre aynı birimde gelir uzmanı olarak çalıştığını, davalının ise vergi dairesinde müdür vekili olarak görev yaptığını ve davacının çalıştığı üçüncü vergilendirme servisine şef olarak kadrosu memur olan başka bir şahsın atandığını işyerinde yaşanan diğer olaylarla birlikte bu durumun kendisini iş ortamında küçük düşürdüğünü beyanla manevi zararının davalıdan tazminini talep etmiştir.Davalı, bahsi geçen memurun şef olarak arızi olarak görevlendirildiğini, bu tür görevlendirilmelerin uygulamada hep olduğunu açılan davanın haksız olduğunu beyanla, reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının yapmış olduğu işlemin mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (TC Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.Dosya kapsamından, davaya konu olayların gerçekleştiği dönemde davacının çalıştığı birimde davalının vergi dairesi müdür vekili olarak görev yaptığı ve eylemini bu görev sırasında gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı yasalar kapsamında idarece kendisine verilen bir hizmeti yürütürken sözkonusu eylem ve işlemleri gerçekleştirdiğinden, yukarıda açıklandığı üzere davanın taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm tesis edilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.