Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6982 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8037 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/01/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet ve hakaret eylemi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı, esnaf olup elektrik işleri ile uğraştığını, davalının isteği doğrultusunda çırağı ile birlikte evine avize takmak için gittiğini, işlerini bitirdikten sonra evden çıktıklarını, dışarıda bakkal ile konuşurken davalının gelerek çırağının üzerini aradığını ve "paramı çaldınız" şeklinde söylediğini, ancak çırağın üzerinde para bulamayınca evine geri döndüğünü, akabinde de hırsızlık suçundan kendisinden şikayetçi olduğunu, olaydan birkaç gün sonra işyerine davalının eşinin de gelerek hakaret ve tehditte bulunduğunu, davacının şikayeti nedeniyle hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığını, ancak beraat ettiğini, davalının eylemlerinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, şikayet hakkının kullanılmasında yeterli emare bulunmadığı gibi, davalının davacıyı rencide edici söz ve davranışı olduğu, davalının eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olaya gelince; davacı ve çırağının olay günü avize takmak için davalının evine geldiği, davalının evinde başkaca işçilerin de olduğu, davacının davalının yatak odasına avize taktığı, işi bitince de evden ayrıldığı ve hemen akabinde davalının davacının arkasından geldiği ve çırağının üzerini aradığı tüm dosya kapsamı ile sabit olup esasen bu hususta taraflar arasında ihtilaf da bulunmamaktadır. Davalı, işçilere vermek üzere hazırlayıp yatak odasındaki dolabın üzerine 3.600,00 TL para koyduğunu, o odaya sadece davalının iş yapmak için girdiğini, paranın dolabın üzerinde yüksek bir yerde olduğunu, ancak davacının avizeyi takmak için merdivene çıktığında parayı görmüş olabileceğini düşündüğünü, davacı evden ayrıldıktan sonra parayı kontrol ettiğinde yerinde bulamayınca davacının peşinden gittiğini belirtmiş ve davacıdan şikayetçi olmuştur. Dosya kapsamına göre; davalının davacıyı zararlandırma düşüncesi ile kasten şikayetçi olduğuna dair dosyada delil bulunmamaktadır. Olayın gelişimi değerlendirildiğinde, davalının, davacı hakkında şikayetçi olmasında bir takım emareler bulunduğu ve şikayetin olağan şüphe üzerine yapıldığı anlaşılmaktadır. Haksız şikayet nedeniyle tazminata hükmedilmesi doğru değildir.Hakaret eylemine dayalı tazminat istemine gelince; hırsızlandığı belirtilen parayı yerinde bulamayan ve davacıdan şüphelenen davalının, olayın oluşuna göre; davaya konu sözleri hakaret etme kastı ile söylediği düşünülemez. Davalı tarafından söylendiği belirtilen sözler kişilik haklarına saldırı niteliği taşımamaktadır ve tazminatı gerektirmez.Şu halde mahkemece, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan ve sözlerin tazminatı gerektirdiğinden bahisle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.