Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6972 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4808 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/01/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 20/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız el koyma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, mazot kaçakçılığı yapıldığı iddiası ile tır çekicisine el konulduğunu, ceza mahkemesinde beraat ettiğini ve tır çekicisinin kendisine geri verilmesine karar verildiğini, Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı tazminat davasında görevsizlik kararı verildiğini belirterek, mahrum kalınan kar ve hasar bedelinin tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkemece, davanın, Borçlar Kanunu'nun 60. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmış olduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davaya konu el koyma işlemi 22/09/2004 günü yapılmış, eldeki dava ise 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra 18/01/2012 günü açılmıştır. Dava dilekçesi, davalı ... Hazinesine 01/02/2012 günü tebliğ edilmiş, davalı hazine vekili, süresinde sunduğu 13/02/2012 tarihli cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadığı gibi 11/10/2012 tarihli ön inceleme duruşmasında da zamanaaşımı def'inde bulunmamış, ancak tahkikat aşamasına geçildikten sonra yapılan 13/12/2012 tarihli duruşmada zamanaşımı def'inde bulunmuş, aynı duruşmada davacı vekili, zamanaşımı def'inin süresinde yapılmadığını belirterek bu savunmaya açıkça karşı koymuştur. Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe olanağı veren bir hukuki savunma yoludur. İlk itiraz niteliğinde olmadığından cevap dilekçesinin sunulmasından sonra ikinci cevap dilekçesi ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık muvafakati ile, ön inceleme duruşmasına karşı tarafın mazeretsiz gelmemesi durumunda ise onun muvafakati aranmadan ileri sürülmesi mümkün iken, ön inceleme aşamasından tahkikat aşamasına geçildikten sonra ileri sürülmesi mümkün değildir, aksi halde, davacının da buna karşı savunmanın genişletildiğini ileri sürerek karşı koyma hakkı vardır. Somut olayda; davalı hazine vekili, dava dilekçesinin tebliğinden sonra ön inceleme aşamasında değil, tahkikat aşamasına geçildikten sonra zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Davacı ise, zamanaşımı def'inin süresi içerisinde ileri sürülmediğini, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini belirterek bu savunmaya açıkça karşı koymuş, işin esasının incelenmesini istemiştir. Şu durumda; yerel mahkemece, davalının zamanaşımı def'inin reddi ile işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.