MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 08/01/2014 gününde, davalı-karşı davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davacı-karşı davalı ... aleyhine 05/03/2014 gününde verilen dilekçeler ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı- karşı davacı ...'ın tüm, davacı-karşı davalı ...'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacı-karşı davalı ...'ın diğer temyiz itirazlarına gelince; dava ve karşı dava haksız eyleme dayalı tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Karşı davacı, davacı-karşı davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile ilişki yaşadığını, eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davacı-karşı davalı, davacının iddialarını kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının eşi ile evli olduğunu bilerek ilişki yaşadığı sabit görülerek karşı davanın kısmen kabulü ile karşı davacı eş yararına manevi tazminata hükmedilmiştir.TMK'nın 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir.TBK 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine TBK 58. maddesinde "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı, zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.Somut olaya gelince, davacı-karşı davalının ve dava dışı eşin davalı-karşı davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının dava dışı eşinin TMK nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Yasanın 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK da ki düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir. Davacı-karşı davalının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince davacı-karşı davalının, doğrudan davalı-karşı davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.6098 sayılı TBK nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu Yasanın 61. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.Açıklanan nedenlerle, TBK 58. maddesine göre, davacı-karşı davalının eylemi, davalı-karşı davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, karşı davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, davalı-karşı davacının tüm,davacı- karşı davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine ve davacı karşı davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.