Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6678 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 114 - Esas Yıl 2003





Davacı Abdulkadir Ü. vekili Avukat Sait İlkbahar tarafından, davalı Mais Motorlu Araçlar İmal ve Satış A.Ş. aleyhine 18/2/2002 gününde verilen dilekçe ile aracın ücretsiz olarak yenisiyle değiştirilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine dair verilen 2/5/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, davalı şirketin yetkili kıldığı acenteden aldığı aracın üretimindeki hata nedeniyle aracın yenisiyle değiştirilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davalı şirketin işyerinin İstanbul olduğu, bu nedenle de HUMK'nun 9. maddesi uyarınca davanın İstanbul Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesi yetki yönünden reddedilmiştir.Dosyadaki kanıtlara göre dava konusu edilen aracın davalı şirket tarafından üretilip satışa çıkarıldığı, davalının ana bayii konusundaki Dicle Otomotiv Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından davanın açıldığı yer olan Gaziantep'te davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Şu açıklama itibariyle davacı ile davalı arasında doğrudan doğruya olmasa da dolaylı olarak bir satım sözleşmesi yapıldığı, satım konusu olan aracın Gaziantep'te davacıya teslim edildiği, diğer bir anlatımla sözleşme konusunun Gaziantep'te yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Yetki kuralını düzenleyen HUMK'nun 10. maddesinde davanın sözleşme konusunun yerine getirildiği yer mahkemesinde de bakılabileceği hükme bağlanmıştır.Ayrıca davaya konu edilen olayın oluş biçimi ve davacının istemi itibariyle davacı davalının özensiz mal üretiminden dolayı zarar gördüğünü iddia etmektedir. Bu açıdan bakıldığında davacının bir haksız eylem sonucu zarar gördüğü düşünülmelidir. Olayın bu yönden değerlendirilmesi durumunda da yine HUMK'nun 21. maddesinde de bu biçimde ortaya çıkan zararlardan dolayı açılacak davaların zararın meydana geldiği yer mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmıştır. Anılan bu iki hüküm aynı yasanın genel bir kuralı içeren (9.) maddesine göre daha özel durumu içermesi itibariyle öncelikle uygulanması gerekir.Kaldı ki bu gibi durumlarda, tüketicinin korunması öngörülmüştür. Bu amaçtan hareket edildiğinde davacının oturduğu yer mahkemesinde dava açmasının davacı yararına bulunduğu gözetilerek mahkemenin yetkili olduğu kabul edilmelidir. Davanın açıldığı ve karar tarihinden sonrada olsa kabul edilerek yürürlüğe konulan 4077 sayılı Tüketici Yasası'nda 4822 sayılı Yasa ile yapılan ve 18 Mart 2003 günlü resmi gazetede yayınlanan Yasa'nın 30. maddesinde yapılan bir değişiklikle de bu tür davaların Tüketicinin oturduğu yer mahkemesinde bakılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Belirtilen bu değişiklik, eldeki bu dava için uygulanma olanağı olmasa dahi, yukarıda yapılan açıklamaların amacına uygun bir yorum ve sonucu doğrulamaktadır.Tüm bu olgular ve yasal düzenlemeler göz önünde tutulduğunda davanın davacının bulunduğu yer mahkemesinde de açılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, işin esasına bakılması gerektiği sonucuna varılmalı ve karar bu nedenle bozulmalıdır.Mahkemenin bu yönü gözetmeden verdiği karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/5/2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.