Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6594 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8662 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/05/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ispatlanamayan davanın reddine dair verilen 06/03/2012 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/04/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Davacı, davalı ile 1988 yılında evlendiğini, evlilik birliği devam ederken bir erkek çocuklarının doğduğunu, 9 yıl süren evliliğin davalı tarafından açılan şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası ile sonuçlandığını, 18 yaşına gelen çocuk tarafından açılan nesebin reddi davasında çocuğun kendisinden olmadığını öğrendiğini belirterek boşandığı eşi olan davalı tarafından aldatıldığını bu nedenle uğradığı manevi zararın tahsili ile kendi çocuğu olduğu düşüncesiyle yaptığı bakım giderine yönelik uğradığı maddi zararın tahsilini istemiştir.Davalı, evliliğin öğretmen olan davacının tayinin yapılması amacıyla anlaşmalı olarak yapıldığını, evlilik birliği içinde doğan çocuğun başkasından olduğunu davacının bildiğini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden; 36 yaşında öğretmen olan davacı ile 27 yaşında .... memuru olan davalının 29/7/1988 tarihinde geleneksel biçimde yapılan nişan ve düğün merasimi ile evlendiği, 1/1/1990 tarihinde çocuk....n doğduğu, davalı eş tarafından şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında tarafların boşanmasına, çocuğun velayetinin anneye verilmesine ve çocuğa iştirak nafakası bağlanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 1/7/2008 tarihinde 18 yaşını dolduran....tarafından açılan nesebin reddi davasında ise ... Kurumu ... Başkanlığı tarafından verilen 15/9/1987 tarihli rapora göre, gerçek (biyolojik) babanın ... adında başka biri olduğunun belirlendiği ve nesebin reddine dair verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadırBoşanma dosyası içeriğinden; tarafların evli olduğu ancak mizaç uyumsuzluğunun olduğu bu nedenle evlilik birliği içerisinde sürekli münakaşa ettikleri, 4-5 aydır ise ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Nesebin reddi dosyası içeriğine göre de, davacının çocuğun kendisinden olduğunu belirterek bunu tekrarladığı, tanık anlatımlarının ise davalı ...'ın evlenmeden önce ve evlilik devam ederken... ile ilişkisinin olduğu ...'ın çalıştığı kurumdaki herkesin bunu bildiği ...'ın da bu durumu bilmesi gerektiği şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.Dosya arasına giren bilgi ve belgelere göre, davacı ile davalının geleneklere uygun olarak nişan ve düğün merasimi ile gerçekleştirdiği evliliğin 9 yıl sürdüğü, evlilik birliği devam ederken ....doğduğu, boşanma davası sürecinde 4-5 ay ayrı yaşadıkları, boşandıktan sonra da bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Davacı, nesebin reddi davasında çocuğun kendisinden olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş bu beyanını tekrarlamıştır. Dosyada davacının nesebin reddi davasından önce çocuğun başka birinden olduğunu bildiği yönünde bilgi ve belge bulunmamaktadır. Dinlenen tanık anlatımlarındaki, davalı ile dava dışı... isimli kişi arasındaki ilişkiyi davacının bilmesi gerektiği biçimindeki varsayım da doğru değildir. Öte yandan 9 yıl süren evliliğin anlaşmalı yapıldığı iddiası da dosya kapsamına ve olağan hayat koşullarına uygun düşmemektedir.Şu halde, nesebin reddi davası sonucunda evlilik birliği içinde doğan çocuğun kendisinden olmadığını öğrenen davacının bu durum nedeniyle zarar gördüğü açıktır. Bu açıklamalar ışığında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 990.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.