MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 25/10/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/01/2015 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 10/05/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... Kural ile karşı taraftan davacılar vekili Avukat... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, sitenin yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri olduklarını, davalılar tarafından Kartal C. Başsavcılığı’na verilen şikayet dilekçesi ile, ciddi ve inandırıcı emarelerle desteklenmeden, haksız olarak ve kötü niyetli itham edildiklerini, kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalılar, davacıların görevlerini kötüye kullanarak kendilerine maddi çıkar sağladıklarını düşünmelerine sebep olan deliller nedeniyle defalarca bilgi ve belge talep ettiklerini, ancak davacılar tarafından site yönetim defterlerinin ilgili hesapların, karar defterinin incelenmesine izin verilmemesi nedeniyle Savcılığa incelemeye esas olmak için suç duyurusunda bulunulduğunu, şikayetin önemli delillere dayandığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılar tarafından şikayeti haklı gösterecek hiçbir delil, emare veya olgu bulunmadan davacılar hakkında şikayette bulunulduğu, şikayet dilekçesindeki suçlamaların davacıların kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve şikayet hakkının kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosya kapsamından, davalılar tarafından davacılar aleyhine verilen şikayet dilekçesi üzerine yapılan ceza soruşturması sırasında, savcılıkça bilirkişi raporu alındığı, söz konusu raporda sitenin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde defter ve kayıtlarda usulsüzlüğe rastlanmadığının, olumsuz bir harcamaya rastlanmadığının, şüphelilerin cezai sorumluluk gerektiren bir eylemleri olmadığının belirtildiği, bu rapor üzerine davacılar hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacılarla birlikte soruşturma dosyasında şüpheli sıfatıyla yer alan... hakkında ise 15/01/2012 tarihli kat malikleri toplantısında kullanılan vekil olarak tayin edildiğine ilişkin belge nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yine davalılar tarafından açılan ve Kat Mülkiyeti Yasasından kaynaklanan davada İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/129 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarında hesaplanan aylık aidatların yerinde olduğu, yönetim tarafından toplanmasına karar verilen demirbaş giderlerine katılınması gerektiği, 27/01/2013 tarihinde yapılan Ovalbahçe kat malikleri olağan genel kurulu toplantısının ve alınan kararların kanun, yönetim planı ve ilgili Yargıtay kararlarına uygun olduğu, iptalini gerektirecek hususun bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Bu nedenlerle somut olayda; kat malikleri olan davalılar tarafından site yönetiminde olan davacılardan, istedikleri belgelerin ve hesapların incelenmesine izin verilmemesi nedeniyle, bu hususların araştırılması amacıyla şikayetçi olunduğu, somut iddialara dayanan şikayet üzerine yapılan soruşturma dosyası içeriğinden şikayet için yeterli emare bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, davalıların yasal şikayet hakkını kullandığının kabulü ile, mahkemece istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılar yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.