MAHKEMESİ : Ankara 26. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/01/2014NUMARASI : 2013/477-2014/10Davacı B.. Ö.. vekili Avukat S. B. tarafından, davalı Maliye Hazinesi aleyhine 31/07/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen 13/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız el koyma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, idari yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, adına kayıtlı olan aracına, adam kaçırma ve yağma suçunda kullanıldığı iddiasıyla Sulh Ceza Mahkemesi'nin 06/02/2011 tarihli değişik iş kararıyla el konulduğunu, daha sonra aracın kaydına şerh konulmak suretiyle kendisine teslim edildiğini ve tedbirin ceza davası süresince devam ettiğini, ceza davası sonunda aracın müsadere edilmesine gerek olmadığına karar verildiğini; iki yıldan fazla süren bu haksız ceza tedbiri nedeniyle uğradığı maddi zararının tazminine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın hizmet kusuruna dayalı olarak idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle usulden reddine karar verilmiştir.Suçun işlenmesinde kullanıldığı iddia edilen araca el konulması, Adli Yargı düzeni içerisinde yer alan ceza mahkemesi kararına dayanmaktadır. Kural olarak, adli yargı makamlarının faaliyetleri; idari işlem olarak nitelendirilemez ve buna bağlı olarak da, idari yargının görevli olduğundan söz edilemez. Mahkemenin, bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde bulunmamıştır.Diğer yandan, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" başlıklı 141/j maddesinde “Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen” kimsenin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceği öngörülmüştür. Aynı yasanın 142/2.maddesinde "istem zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde ve eğer o yer Ağır Ceza Mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka Ağır Ceza Dairesi yoksa en yakın Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanır." şeklinde düzenleme yapılmıştır. 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 6. maddesinde ise; Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141 ile 144. maddeleri hükümlerinin, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılacak işlemler hakkında uygulanacağı belirtilmiştir. Dava konusu araca el koyma tarihi itibariyle, eldeki tazminat davasına bakmakla görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi'dir. Şu durumda; davanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmeli iken, hatalı değerlendirme ile idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesi doğru değildir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.