Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6147 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7237 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... vd. tarafından, davalı ... vd. aleyhine 04/01/2011 gününde verilen dilekçe ile sahte belgelerle araç satışı nedeniyle satışın iptali ve aracın iadesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, sahte belgelerle yapılan noter satışı nedeniyle satışın iptali ve aracın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 53 AH 253 plakalı ford marka aracının sahibi olduğu araç kiralama şirketi tarafından dava dışı bir şahsa kiraya verildiğini, kira süresi sonunda iade edilmeyen aracın sahte belgelerle davalılardan ...'e satışının yapıldığını öğrendiğini, plakası değiştirilen aracın daha sonra diğer davalı ...'a satıldığını belirterek, araç satış sözleşmelerinin iptali ile aracın iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan ..., sözkonusu aracı noter sözleşmesi ile kendini ... olarak tanıtan şahıstan 10.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, daha sonra diğer davalı ...'a sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; savcılıkça yürütülen soruşturma sonucunda dava konusu aracın dava dışı şahıslar tarafından çalındığı ve davacı adına düzenlenen sahte belgelerle davalılardan ...'e satıldığı, ... tarafından da diğer davalı ...'a satıldığı anlaşıldığından, dava konusu aracın davacıya teslimi ile her iki noter satış sözleşmesinin de iptaline karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, 3. şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 902/1. maddesi bu hususta gayet açıktır: Yedinden sirkat olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir. Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden 3. şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli 3. şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde, iyiniyetli 3. şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez........25/09/2002 tarih, 2002/4-608 E, 2002/643 K sayılı ilamında da aynı hususlara değinildiği görünmektedir. Somut olayda davacı ..., dava konusu aracı kira sözleşmesi ile dava dışı şahsa kiraya vermiş, dolayısıyla araç malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalıların iyiniyetli olup olmadıkları hususunun irdelenmesi gerekir. Gerek Savcılık soruşturması gerek mahkemenin kabulüne göre; dava dışı şahıslar tarafından kiralanarak daha sonra sahte belgelerle davalılardan ...'e noterde satılan aracın, davalı tarafından diğer davalı ...'a noterde satıldığı, davalılar hakkında maliki zararlandırmak maksadı hareket ettiklerine dair herhangi bir delil veya soruşturma bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı ...'in ödediği bedelin iadesi hususunun değerlendirilmemesi doğru değildir. O halde, davacının davasının kabulü için davalı ...'in ödediği satış bedelini kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde iade davasının reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden noter sözleşmelerinin iptali ile aracın davacıya teslimine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.