Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 609 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3787 - Esas Yıl 2009





Davacı Adalet Bakanlığı vekili tarafından, davalı Sedat aleyhine 11.10.2004 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 28.11.2008 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, rücu yolu ile tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, davalının Ç... yarı açık cezaevi müdürü olduğunu, cezaevi iş yurdunda inşaat işkolunda çalışan hükümlü Nizamettin'in davalının oturduğu lojmanın içinde bulunan şöminenin yıkılması işinde çalışırken üzerine tuğlanın düşmesi nedeniyle yaşamını yitirdiğini, hükümlünün ölümünden dolayı hak sahiplerine ödemek zorunda kaldığı maddi ve manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, kendisinin müdür olduğunu, teknik eleman gibi hükümlülerin başında bulunma ve denetim yapma yükümlülüğü bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkemece, olayda davalının kusuru bulunmadığı yönündeki bilirkişi görüşü benimsenerek istemin reddine karar verilmiştir. Davalı, cezaevi iş yurdunda görevli iken yaşamını yitiren Nizamettin'in ölümü nedeni ile ceza mahkemesinde yargılanarak, taksirle ölüme yol açmak suçundan 4/8 oranında kusurlu bulunup cezalandırılmıştır. Davalının davra-nışının hukuka aykırı olduğuna ilişkin ceza mahkemesince yapılan bu saptama, Borçlar Yasası'nın 53. maddesi gereğince, hukuk yargıcı yönünden bağlayıcı bir olgudur. Hak sahipleri tarafından, davacı idare hakkında açılan tazminat davasında da davalının, yazılı görevlendirme yapmadan ölen hükümlüyü yıkım işinde çalıştırdığı, bunu yaparken resmi görev ve olanaklarını kullandığı vurgulanarak, davalının görev kusuru işlediği sonucuna varılmıştır. Davalının, ceza mahkemesinde kusurlu bulunarak cezalandırıldığı, davacı hakkında idare mahkemesinde açılan tazminat davasında da görev kusuru işlediği kabul edildiğine göre, davalının teknik eleman olmadığı, teknik eleman atama ve iş güvenliği malzemeleri bulundurma görevinin davacı Bakanlığa ait olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar vermesi doğru değildir. Yerel mahkemece benimsenen ret gerekçesi, davalının sorumluluğunu tümden ortadan kaldırmaz ise de, Borçlar Yasası'nın 43 ve 44. maddeleri uyarınca bir indirim nedeni olarak kabul edilebilir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.