Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6028 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9762 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/03/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylemden kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, müvekkilinin hemşire olarak çalıştığı ve aynı zamanda yatarak tedavi gördüğü hastanede bulunan Corteks adlı sisteme davalı tarafından girilerek davacının kayıtlarının okunduğunu, bu bilgilerin davalı tarafından hastanede çalışanlara söylenerek ifşa edildiğini, bu olay nedeniyle müvekkilinin acı ve elem duyduğunu beyanla manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Davalı, duruşmalara katılmamış ve herhangi bir yazılı beyanda bulunmamış, temyiz dilekçesinde; davadan haberdar edilmeden karar verildiğini, savunma hakkının kısıtlandığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "hukuki dinlenilme hakkı" başlıklı 27. maddesi; ''Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.'' şeklinde düzenlenmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalı adına çıkartılan dava dilekçesinin bila tebliğ iade dönmesi üzerine ilgilinin mernis adresinin olup olmadığı araştırılmadan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki, Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkraya göre; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Yine Tebligat Kanunu'nun aynı Kanun ile değişik 35/2. maddesine göre; adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği "ve" adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde bu maddeye göre tebligat yapılır. Şu halde, davalının mernis adresine usulüne uygun bir şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmeli, bu şekilde davalıya yasal savunma hakkı tanındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, savunma hakkını kısıtlar tarzda usulsüz tebligat yapılarak karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.