Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5974 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6929 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiMahkememizin bu dosyası ile birleştirilen mahkememizin 2008/150 Esas sayılı dosyası Davacılar ... vd. vekili Avukat .... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 11/01/2008 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/04/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.a)Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda; Olay tarihi, davacının maluliyet derecesi, davalının kusur oranı, dava konusu kazanın meydana geliş şekli ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı ... yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Adı geçen davacı yararına daha üst düzeyde uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. b) Kural olarak bedensel zarar nedeniyle tazminat isteminde bulunma hakkı zarar görene aittir. (Mülga BK m.47, TBK m.56). Diğer yandan, kişisel hakları zarara uğrayanların da tazminat talep hakları vardır.(Mülga BK m.49, TBK m.58). Burada da, kural olarak; doğrudan doğruya zarar görme koşulu söz konusudur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi; hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyi kurallarına dayalı olarak belirlenmelidir. Bir kimsenin beden ve ruh tamlığının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. ... BK m.49, TBK m.58 hükmü genel bir düzenleme olup; öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri vardır ve kişilik hakkı aile ilişkilerini de kapsar. Yargısal içtihatlar ile kabul edilen bu hususu, yasa koyucu, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 56/2. maddesi ile; “bedensel bütünlüğün saldırıya uğraması durumunda sadece saldırıya uğrayan kişi için değil, onun “yakınlarının” da bu saldırının ağır olması koşulu ile manevi zararlarının tazmin edilebileceğini kabul ederek, yasal bir düzenlemeye kavuşturmuştur. Dosya içeriğinden, davacılardan ...'da, kazaya bağlı sol tibia lateral plato kırığı meydana geldiği, bu nedenle %15,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, maluliyet durumunun sürekli olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzadığı anlaşılmaktadır. Yaralanmanın belirlenen niteliği ve buna bağlı sonuçları ile aile ilişkisi göz önünde tutulduğunda, adı geçenin eşi olan diğer davacı ...'nın da, olay nedeniyle kişilik değerlerinde eksilme duygusu yaşadığı tecrübe kuralları ile sabit olup; bu bakımdan, ayrıca bir kanıtlama yükümlülüğü altında bulunmadığı benimsenmelidir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı eş yararına da uygun tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle, davacı ...'nın manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.