MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 31/05/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeni ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, kendisine ait bahçede ekili vaziyette bulunan kivi fidanlarına, davalılar tarafından zarar verildiğini belirterek uğramış olduğu maddi zararın tahsilini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yargılamanın son oturumunda kısa karar olarak, '' 17.715,60 TL alacağın davalıdan tahsiline'' karar verilmiş iken daha sonra yazılan gerekçeli karara eklenen tavzih kararı ile de ''davalı ... yönünden açılan davanın reddine ve alacağın 05/12/2003 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine'' şeklinde karar verilmiştir.1086 sayılı HMUK'un 455, 6100 sayılı HMK'nın 305. maddelerine göre tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre tavzih, bir hükmün belirsiz olması veya birbirine çelişik fıkralar içermesi halinde, hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması için başvurulan teknik anlamda kanun yolu olmayan bir kurumdur. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektikten sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Tavzih kural olarak yalnızca hüküm fıkrasında olacak; hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamayacaktır.Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir.Yukarıda açıklandığı üzere 28/02/2014 tarihli kararda yapılan tavzihin usulüne uygun olmadığı açıktır. Tavzih yolu ile düzeltilme imkanı olmadığı halde tavzih edilerek düzeltilen karar yok hükmündedir. Tavzih sınırı dışına çıkılarak usule aykırı bir şekilde tavzih edilen kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.