Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 562 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4080 - Esas Yıl 2014





Davacı S.. D.. vekili Avukat H..K.. tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 24/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalı şirkete ait TV8 logosu ile yayın yapan televizyon kanalında 04/01/2012 tarihli ana haber bülteninde, sansasyon amaçlı söylenen ifadeler olduğunu, haber ile ilgili video kayıtları incelendiğinde ısrarla "ben arabaya ağlamıyorum" demesine rağmen, "oğlu yaralıydı ama, babası arabası için ağladı" şeklinde haberin sunulmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, bu durumun evladının yaralanması neticesinde zaten psikolojik olarak yıpranmış olan kendisi üzerinde oldukça ağır manevi tahribata yol açtığını belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalı ise, haberin basın özgürlüğü kapsamında verildiğini, görünür gerçeğe uygun olduğunu, olay yerindeki vatandaşlar tarafından ''arabayı düşünüyorsun, gözünü seveyim, araba yaptırılır ya, arabayı düşünme ya, araba yerine gelir"şeklindeki tesellilerine ''...ya nasıl düşünmeyeyim'' şeklinde cevap verdiğini, benzer şekilde bir çok yayının yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haberin görünen gerçeğe uygun olması nedeniyle basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden; davacının oğlu Serkan Dalgıç'ın 04/01/2012 tarihinde Maltepe'de trafik kazası geçirdiği, davacı ile eşinin kaza haberini öğrenmeleri üzerine kaza yerine gittikleri, kaza yerinde bulunan basın organları tarafından görüntülü ve yazılı bir çok yayın yapıldığı, delil olarak dosyaya sunulan dava konusu habere ilişkin yayın kaydının mahkemece yaptırılan çözümünde ''Sunucu: Böyle baba görülmedi...Kaza geçiren oğlu yerde yatarken O ne için ağladı? .....haberi alan babası olay yerine koştu. Oğlunun iyi olduğu haberiyle rahat bir nefes aldı ama, sonra başladı ağlamaya, bakın o gözyaşlarının nedeni neydi. Bir baba hüngür hüngür ağlıyor. Trafik kazasında yaralanan oğlu yerde, sağlık ekipleri de başında, çevredekilerse gözyaşlarına boğulan babayı teskin etme derdinde. Babanın oğluna ağladığını sananlar aldıkları cevapla şoke oldu. Vatandaş: Oğlu babasına alıyor, sarılıyor...babasına üzülüyor....Babası da arabaya üzülüyor. Sunucu: .....Sefa Dalkılıç'ta kazayı duyar duymaz koştu olay yerine, oğlunun iyi olduğunu öğrenince başladı arabası için ağlamaya...., Vatandaş: Hala arabayı düşünüyorsun ...gözünü seveyim. Sakin ol ya... Arabayı düşünme ya, Araba yerine gelir...." şeklinde konuşmaların bulunduğu ve ekranda "Oğlu yaralıydı ama... babası arabası için ağladı." yazısına yer verildiği anlaşılmaktadır.Davaya konu habere ilişkin basın mensuplarınca çekilen görüntü kaydının çözümüne ilişkin raporun incelenmesinde, davacının dava konusu haberde belirtilen ''Ben oğluma değil arabama ağlıyorum'' şeklinde bir ifade kullanmadığı, aksine çevredeki vatandaşların arabayı düşünmemesi gerektiği yönündeki söylemlerine ''ya nasıl düşünmeyim" şeklinde cevap verdiği, ''Babası arabası için ağladı'' şeklinde sunulan haberde davacının otomobiline oğlunun canından daha çok kıymet verdiği şeklinde bir izlenim uyandırıldığı, oğlunun kaza yapması nedeniyle olay yerinde oğlunu yaralı ve yerde yatar vaziyette, aracını da hasar görmüş vaziyette bulan davacının olayın şokunda olduğu ve üzüntü yaşadığı dikkate alınmadan sadece arabasına ağladığı izlenimi verir şekilde acılı babanın acısını arttırmak suretiyle yapılan yayın davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmaktadır.Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.