MAHKEMESİ : Gemlik 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/02/2012NUMARASI : 2007/504-2012/75Davacılar A.. M.. vdl vekili Avukat İ.T.tarafından, davalı Z.. Ç.. (kendisine asaleten çocuklarına velayeten) aleyhine 09/07/2007 gününde verilen dilekçe ile kasten ölümden dolayı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 15/02/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 01/04/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat İ. T.ile karşı taraftan davalılar vekili Avukat G. A. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, kasten adam öldürülmesi nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, A.. M..'un eşi, E.. M..'un oğlu, Hatice, Hakan ve M. M.'un kardeşleri olan H.M.'un, 26/01/2007 tarihinde güvenlik kuvvetleri tarafından, Gemlik ilçesi Umurbey Kasabası Karacaali çöplüğünde öldürülmüş ve yakılmış olarak bulunduğunu, Gemlik Jandarma Komutanlığı ve C.Savcılığının yapmış olduğu soruşturmada, maktulün bir gün önce 25/01/2007 günü saat 22:00 sularında davalıların murisi maktul Av. M. Ç. ile birlikte görüldüğü, son olarak Karacaali çöplüğünde cesedinin bulunduğu, soruşturmanın derinleştirilmesi sonucunda elde edilen delillere göre murisleri H.M.'un davalıların murisi Av. M. Ç.tarafından öldürüldüğü iddiası ile hakkında cinayet şüphelisi olarak Bursa 3.Ağır Ceza Mahkemesine 2007/105 esas sayılı dosya ile dava açıldığını, bu arada M. Ç.'ın ortadan kaybolduğunu, hakkında cinayet suçundan yakalama kararı verildiğini, M. Ç.'ın 07/06/2007 tarihinde Gemlik Jandarma Komutanlığı görevlileri tarafından takip edildiğini, Yalova'da teslim ol çağrısına uymayarak girdiği silahlı çatışmada öldüğünü, ölümü sonunda mirasçıları olarak davalı Z.. Ç.. ile reşit olmayan çocukları Ş. C. ve A. A.ı Ç.'ın kaldığını, murisleri olan Halil Marangoz'un ölümü ile davacılardan eşi Arzu ile çocuğu küçük Emin' in destekten yoksun kaldıklarını, tüm davacıların büyük bir manevi üzüntü yaşadıklarını beyan ederek uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalılar, murisleri M.Ç.' ın, davacıların murisi Halil Marangoz'un ölümü ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/07/2007 tarih ve 2007/105-197 Esas - Karar sayılı ilamı ile davanın devamı sırasında M. Ç.'ın ölümü nedeni ile henüz deliller toplanmadan T.C.K. 64/1 madde ve fıkrası gereğince kamu davasının düşürülmesine karar verildiğini, ceza dosyası kapsamında davacıların dava dilekçesindeki iddialarını doğrulayacak tarzda hiçbir delilin bulunmadığını, zan ve tahmine dayanan bir takım düşünceler ile bir şahsın diğer bir şahıs tarafından öldürüldüğünün kanıtlanmış olamayacağını ve şüphe ile hüküm tesis edilemeyeceğini davacıların talep ettikleri maddi ve manevi tazminat isteklerinin haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davacıların murisi olan H.M.'un, davalıların müşterek murisi tarafından öldürülüp öldürülmediğinin ispat külfetinin davacı yana ait olduğunu, davacı yanın, kasten öldürme eyleminin davalıların müşterek murisi tarafından ika edildiği hususunu kanıtlamayamamış olmaları nedeni ile davanın esastan reddine karar vermiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 53. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı gibi kusurun bulunup bulunmadığı ve oranı konusunda ceza mahkemesinde varılan sonuç ile de bağlı değildir. Ceza mahkemesinde, maddi olayın sübutu yönünden bir tespit yapılmamış olduğundan Mahkemece, tüm deliller değerlendirilerek serbestçe bir karar verilmesi gereklidir. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, davacılar murisi H. M.'un ölümünden önceki gece, Umurbey Kasabasında, tanık E.. A..'ın işlettiği kahvehanede olduğu, H.. Ö.. ve F. A. isimli tanıklar tavla oynarken yanlarına gittiği bir süre onlarla oturduğu, bu sırada davalılar murisi M.Ç.ın da aynı kahvehanede bulunduğu, H.. Ö.. ve F. A.'ın maktül Halil'e bira içmeyi teklif ettikleri, H.M.'un M. Ç. ile bir işi olduğunu söyleyerek tanıkların yanından ayrıldığı ve M.Ç.'ın yanına gittiği, saat 22:00 sularında kahvehane sahibi tanık E.. A..'ın beyanına göre maktül H.M. ile davalılar murisi M. Ç.'ın birlikte çıktıkları, maktül Halil'in tanık E.. K..'ın marketinden bira aldığı, 22:30-23:00 sularında iken M.Ç.'a ait aracın içinde M. Ç. ile birlikte seyir halinde oldukları tanık H.. Ö..'in görgüye dayalı yeminli anlatımları ile anlaşılmış olup son olarak maktül H. M.'un, M. Çatak ile birlikte bira içmeye gittiği konusu net olarak belirlenmiştir. H.M. ile M.Ç.'ın birlikte geçirdikleri zaman dilimi içinde yaşanan olayların görgü tanığı yoktur. Ne var ki aynı gece M. Ç., geceyarısında İ. A. dinlenme tesisine yalnız başına dönmüş, saçı başı dağınık vaziyette iken tanık O.. T.. tarafından görülmüş, O.. T..'nın kendisini tanıdığını anlayınca sen burada mı çalışıyordun diye sormuş, tanığın beyanına göre dinlenme tesisinde araç yıkama ile görevli işçiler olmasına karşın gece yarısı aracının tekerleklerini uzun uzun yıkamış, aracını ileri geri alarak tamamen yıkandığını kontrol etmiş hatta paspasları da yıkamış ve ıslak vaziyette aracın içene koyarak oradan ayrılmıştır. Maktül ise aynı gece evine dönmemiştir. Ertesi günü maktülü arayan eşi ve babası M. Ç.'a telefon açıp maktülü sormuşlar, onlara H. M.u hiç görmediğini söylemiştir. Ertesi günü tanık A.. M.., tarlasına giderken çöplükten duman çıktığını görünce oğlunun yanan şeyin bir insana benzediğini söylemesi nedeni ile yanına gittiğinde cesedi görerek Jandarmaya haber verdiklerini beyan etmiş, cesedin maktül H.M.'a ait olduğu anlaşılmıştır. Otopsi raporuna göre maktül başına sert bir cisim vurularak öldürülmüş ve cesedi yakılmıştır. Tanık beyanları uyarınca maktülün en son M.Ç.ile birlikte görülmesi nedeni ile aynı gün saat 23:00 sularında M. Ç.'ın evi, arabası ve bürosunun arandığı, rızası ile ruhsatlı silahına el konulduğu, ifadesine başvurulmak istendiğinde ortadan kaybolduğunun anlaşılması üzerine 29/01/2007 tarihinde hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, 26/03/2007 tarihinde şüpheli sıfatıyla M. Ç. hakkında kasten canavarca hisle adam öldürmek suçundan ağır ceza mahkemesine hitaben fezleke düzenlendiği, Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesince yargılaması devam ederken 10/06/2007 tarihinde telefon dinleme kayıtları uyarınca eski sekreteri ile görüşeceği anlaşılarak Jandarma ekibince sekreterin takibe alındığı, M.Ç. ile buluşma noktasına geldiğinde kendisine dur ihtarında bulunulduğu ve teslim olması istendiği, M.Ç.'ın silahını çıkartarak Jandarmaya doğrulttuğu, Jandarma üsteğmen S. Ö.'in M. Ç.'ın üzerine atlayarak etkisiz hale getirmek istediği, M.Ç.ın karşı koyduğu, boğuşma sırasında üsteğmene ait silahın ateş alarak astsubay K. K.'nın yaralanmasına neden olduğu, M.Ç.'ın silahını üsteğmen S. Ö.'e doğrultmuş vaziyette iken S.Ö. tarafından vurularak öldürüldüğü, Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının sanığın ölümü nedeni ile düşme kararı ile sonuçlandığı anlaşılmıştır. Şu durumda, davacılar murisi H.M.'un son olarak davalılar murisi M. Ç.'ın aracında görüldüğü, ertesi günü cesedinin çöplükte yanmış vaziyette bulunduğu, M.Ç.'ın maktülü soran yakınlarına kendisini görmediğini beyan ettiği, Cumhuriyet Savcılığında yapılan soruşturma sırasında ifadesine başvurulamadan kaçtığı, toplanan tüm delillerin maktülün M. Ç.tarafından öldürüldüğünü göstermesi nedeni ile hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, yakalama kararını infaz etmek için kendisini yakalamaya çalışan Jandarma ekibi ile silahlı çatışmaya girerek öldüğü anlaşıldığına göre, olayların gelişim biçimi itibari ile davacılar murisi maktül H. M.'un M. Ç. tarafından öldürüldüğü sonucuna varılarak davacıların maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenler ile BOZULMASINA ve temyiz eden davacılar yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.