MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 22/09/2011 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla hakaret nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/09/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ..., ... ve davacı vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ve davalılar ... ile .... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, yerel ... 26/01/2011 günlü sayısında, davalı ... tarafından yazılan “...” başlıklı yayın içeriğinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan manevi tazminat talep etmiştir.Davalı ...; kamuoyuna açık konferans salonunda, sendikal faaliyetlere ilişkin sendika üyelerine yönelik basın açıklaması yapıldığı toplantıda davacının adının geçmediği ve hedef gösterilmediğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Diğer davalılar, dava konusu edilen yazının kamuoyunu bilgilendirme amaçlı basın meslek ilkelerine uygun olup davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı ...'nın hakaret içeren beyanlarının davalı gazetede yayınlanması nedeniyle, bu hakaret içeren beyanlar dolayısıyla davacının üzüntü çekip psikolojisinin bozulduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı .. 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde, basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında ... bölümü ile ... 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da, sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Somut olaya gelince; davalı ....'nın ... bir ilkokulda öğretmen olduğu, aynı zamanda ... başkanı olduğu, 25/01/2011 tarihinde kamuya açık ve basın kuruluşlarının da bulunduğu bir ortamda basın toplantısı düzenledikleri ve bu toplantının bir çok habere konu edildiği, dava konusu yerel ... 26/01/2011 günlü sayısında “...” başlığıyla diğer davalılarca haber yapıldığı, toplantıda sendikal faaliyetlerin olumlu ve olumsuz yönlerine ilişkin açıklamalar yapıldığı, davalı ...'nın açıklamalarına yorum katarak diğer davalı ... tarafından haberleştirildiği, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği iddia olunan bölümlerdeki ifadelerin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.